Fotoğraf

AMATÖR BİR FOTOĞRAFÇIDAN "bu çağda babam da fotoğrafçı olur" NOTU:

Fotoğraflar üzerinde, ne çekim esnasında ne de sonrasında, hiçbir şekilde oynama/düzeltme/netleştirme veya Photoshop, Paint, Pixia vb. programlar kullanarak herhangi bir fotoğraf hokkabazlığı (sahte yaratı) yapılmamıştır. Sadece bazı kareleri "malum sebepten" dolayı küçülttüm.

Unutulmamalıdır ki fotoğrafı makine değil, "bakmasını bilen" bir göz çeker. Makine sadece basit bir aracıdır. İşte fotoğraf makinesinin ardındaki göz neyi çekmişse, (yeniden yaratılmamış, oynanmamış, süslenmemiş, tık'lanma şehveti ve tüketim beklentileriyle sahteleştirilip sunulmamış haliyle) burada gördükleriniz o karelerdir.

Aşağıdaki karelerden de anlaşılacağı üzere genel itibarıyla sokak ve mekân fotoğrafları çekmeyi seviyorum.

Amatör EKİPMAN: Nikon D5100,

 Tamron 18-270mm f/3.5-6.3 di ii vc pzd

Nikkor AF-S 18-55mm f/4-5.6G IF ED

Nikkor AF-S 55-200mm f/3.5-6.6G ED VR II


Fotoğrafları büyütmek ve ilerletmek için üzerlerine TIKLAYINIZ!

...
 *Roma- Floransa (30 Temmuz - 15 Ağustos 2017)*

Aşağıda ilk elden Roma'ya ait 550 civarı fotoğraf bulacaksınız. Daha sonra diğer gezilerime ait fotoğraflar başlayacak ve aşağıya doğru akacak. Şu an itibarıyla aşağıda 1338 fotoğraf var.
Roma fotoğraflarının altlarına (henüz Roma Gezi Rehberi'ni yazamadığım, öyle görünüyor ki kısa vadede de yazamayacağım için) bazen ayrıntılı, bazen de ufak bilgiler ekledim. Bilgilerin bazı yerlerden kontrol ettim ama minik yanılma paylarını da buraya iliştireyim. Tabi ki notları okumanın çok faydası olacaktır.
Öte yandan fotoğraflar bir kronoloji içermiyor. Aynı yapıları, caddeleri, meydanları, eserleri, bölgeleri vb. bazen birkaç tur geçtiğimiz için aynı eserin farklı açılardan alınmış benzer karelemelerine yeniden rastlayabilirsiniz. 
 
Otele yerleştikten sonra doğal olarak soluğu hemen dışarıda aldık. İlk uğrak yerimiz de otelimizin yakınındaki Villa Borghese'ydi. Villa ve park, 1605 yılında Papa V. Paulus'un yeğeni Kardinal Scipione Borghese için tasarlanmış. Burada nasıl devasa çam ağaçları var, akıl alacak gibi değildi.


Villa Borghese'deki pek çok heykelden sadece birisi... 16 Şubat 1600 tarihinde Piazza Navona Meydanı'nda yakılarak öldürülen felsefeci Giordano Bruno'ya benzetilmiş.

 Bir heykel kaidesinin alt köşesine yerleştirilmiş Medusa başı...

Villa Borghese içerisinde bir göl de var. Gölde Aesculapius'a adanmış bir Ion Tapınağı da bulunuyor.


Villa Borghese Bahçeleri'nin karşısında şu ihtişamlı yapı mevcut... Roma'daki İngiliz Okulu...

Otelimizin yakınındaki ve ilk gezdiğimiz kilise olan Parrocchia San Camillo de Lellis Kilisesi'nin pencere vitrayları...

Yine aynı Kilise'nin etkileyici cam işçiliği... Biz daha gezdiğimiz ilk kilisede fark ettik ve noktayı koyduk ki, Roma kiliselerini görmeden "kilise gördük" falan demeyin.
Laf açılmışken hemen şuraya notumu da düşeyim: Roma'da kiliselerin ve dinî ibadet yerlerinin ihtişamı, göz alıcığılı hepsi tamam da Hıristiyanlığın kurucusu İsa'nın, bir hırka ve bir asasından başka bir şeyi yoktu. İnsan şunu sormalı: Dışarıda sokaklar dilenci ve evsizlerle doluyken bu ne israf, bu nasıl müsrifilik??? Tabi bugün Avrupa ülkelerine baktığımızda nüfusunun yarıdan çoğunun herhangi bir kitabî dine inanmadığı görülüyor. Bir yanda ihtişam bir yanda sefalet; para karşılığı günah çıkarmalar, Cennetten arsa satmalar, altınla kaplı kiliseler ve yemekten semirmiş kardinaller vs. vs. Diğer etkileri de yadsımadan (Reform, Rönesans, Aydınlanma, matbaanın bulunuşu, sanayi devrimi, sosyalizm vb.) Hıristiyanlık böyle böyle yozlaştı ve günümüze gelindi. Sadece bu örnek bile, bazıları için, yolun sonunu işaret ediyor ama inanma bambaşka bir durumun adı tabi ki...

Kilise içerisindeki mermer süslemeler...

Böylesini ne gördüm ne de duydum. Sütunların başları, Eski Ahit'ten hikâyelerle süslü... Bakınız "Bilgelik ağacından 'yasak elma'yı koparma"

"Yasak olan"ı ihlâl edenler, tanrı tarafından Cennet'ten kovuluyorlar...

Burada da "insanın yaratılışı" var...

Golyat'ın başını kesen Genç Davut...

Hikâye tüm kilisenin sütunlarında devam ediyor.

Parrocchia San Camillo de Lellis Kilisesi'nin ön kısmı...


Roma'da sadece "Antik Roma" yok, bir de "faşist Roma" var. Bunlar o dönemden kalma... Kadın ile erkek arasındaki ayrımcılığa dikkat! Birisi üretim, zanaat; diğeri ev ve üremeyle özdeş kılınmış. Görüleceği üzere, faşizmin cinsiyetlere biçtiği rol neresi olursa olsun değişmiyor...

Elinde "tüten ev" taşıyan kadın figürü...

Bakın şuna "tarihe saygı" deniyor. Kişi "saygı göstermezse", Belediye gereğini yapıyor. Bir avuç Antik Roma surlarını nasıl korumuşlar, bakabilir miyiz?

Bu da bir başka koruma alanı...

Santa Maria della Vittoria Kilisesi'ndeki Bernini'nin en etkileyici heykellerinden birisi olan "Rahibe Teresa'nın Vecdi" eseri bulunuyor. Heykelin aşırı gerçekçiliği karşısında heyecanlanmamak elde değildi.

Kilisedeki bir azize mezarı... Kadın figürü, sanki az sonra ayağa kalkacakmış gibi gerçekçi ve ürkütücüydü.

Santa Maria della Vittoria Kilisesi'nin tavan süslemeleri ve ilk çarpılma... Bu nasıl bir güzellik ve anlatım???...


Kilisenin iç görünümü...

İsa'nın göğe yükselişine şahitlik edenler... Tavandan bir süsleme...

Kilise içerisindeki heykellerden bir diğeri...

Chiesa di San Bernardo Kilisesi'nin tavan motifi... Pantheon'dan nasıl da etkilenmişler...

Roma Banyoları'nda Galileo Galilei  heykeli (2010)...

Bu motif, Roma Banyoları'nın ön tarafındaki bazilikanın kapısı üzerindeydi...

Golyat'ın kafası... Tabi ki modern kopya...

Roma Banyoları'nın ön tarafında Piazza della Repubblica Meydanı'na bakan Santa Maris Degli Angeli e dei Martiri Bazilika'sı var. Bu melek heykeli o bazilika içerisinde...

Yine aynı melek ve bir başka açı...

Bir de portre alalım :)

İtalya Maliye Bakanlığı önündeki heykel...

Clemens Pont Max Liberianae Bazilikası...

Bizim bulunduğumuz tarihlerde Modern Sanat Galerisi'nde "Hollywood İkonları" fotoğraf sergisi de vardı. Biz "ikonları" değil, şehri tercih ettik.

Galeri'nin üzerindeki heykeller...

Roma Forumu... 1950'lere kadar burası toprak altındaymış...

Ağustos sıcağı herkesi etkiliyor tabi ki...

Büyük İmparator Julio Caesari...

Diğer büyük İmparator Avgvsto...

Gezeceğimiz günü sabırsızlıkla beklerken, dışarıdan ilk kareler de Roma Forumu...

Bir başka Caesari heykeli ve arkasında paganizmin ezeli düşmanlarının sembolü...

Meşhur Piazza Venezia / Venezia Meydanı...

Faşist İtalya'da Mussolini'nin konuşmalarını yaptığı ünlü balkon... Bina yine Piazza Venezia'da...

Vittorio Emanuele II Abidesi... Fotoğraftan pek belli olmuyor ama ihtişamlı bir yapı...

Fotoğraftaki heykel, Birleşmiş İtalya Krallığı'nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele'yi (mezarı Pantheon içerisinde) onurlandırmak için 1885-1911 yılları arasında yapılmış.

Vittorio Emanuele II Abidesi'nin karşısındaki "mağazalar caddesi" Via del Corso...

Santa Maria Sopra di Minerva Bazilikası içerisindeki bir heykel...

Örümcek ağı da iyi yakışmış doğrusu...

İşte Bazilika'nın en dikkate değer eseri Michelangelo'nun "Yükselen İsa" (1514-1521) heykeli... İsa'nın burada çıplak olması, Roma Kilisesi'nin "yaldızlı bir örtü" betimlemesine neden olmuş. Her yan güvenlik görevlisi ve kamerayla doluyken heykelin tenine dokunup hissedemedim ya, ona yanıyorum.


Bazilika'nın vitrayları...

Tavanda "Dört İncil Yazarı"...

Santa Maria Sopra di Minerva Bazilikası'nın tavan resimleri...

Gün ışığı süzülürken muhteşem görünen cam vitraylar...

Santa Maria Sopra di Minerva Bazilikası'ndaki Meryem ve Bebek İsa...

Bebek İsa... Yanaktan "makas alası" geliyor insanın...

Beni benden alan birkaç yapıdan birisi: Pantheon... Ön cephe muazzam duruyor.

Pantheon ve çevresi... Günün her saati turist kaynıyor.

 Pantheon'nun meşhur kubbesi... Hemen söyleyeyim namı kadar var. Çok etkileyici...

Pantheon içerisinde pek çok mezar var. Raffaello'nun mezarı da burada.. Karede ise kraliyet mezarlarından birisi görülüyor. Sanırım I. Umberto yazıyor.

Pantheon tüm heybetiyle karşımdaydı. Yapıyı hissediyorsanız, inanın anlık da olsa onunla özdeşleşip, yaşıyorsunuz.

St. İgnatius Kilisesi tavan süslemeleri... İsa'ya inananlar onunla birlikte göğe yükselirken, "günahkârlar" Cehennemi boylamakta ama nerede???... Çıplak gözle inanılmaz etkileyici...

Şimdi yukarıdaki "nerede?" sorusu, bu karede yanıt bulmakta... Bu kiliseye özel, başka yerde rastlamadığımız (olduğunun bilgisine de sahip olmadığım) çok farklı bir ayrıntı var. Kilise'nin bir kubbesinde, Cehenneme atılanlar resmedilmiş. Zebaniler, oradaki delikten "günahkârları" Cehenneme gitmeye zorluyorlar. Çok etkileyici... İnsanın tüyleri diken diken oluyor.
Bu arada, bu bölümün aydınlanması için de birisinin ışık kutusuna 1 Euro atması gerekiyor. Işık olmadığında ayrıntı ve görüntüleri seçebilmek çok zor.

Yine bir heykel karesi...

Piazza Novana... Aşağıda pek çok farklı açılardan karelemeleri de göreceğiniz bu meydan, Roma'nın en ünlü meydanlarının başında geliyor. İki ucunda iki büyük çeşme ve ortasında yine Bernini tarafından yapılan Fontana del Quattro Flumi bulunuyor.

Bu çeşmenin adı: Fontana del Nettuno... Meydanın diğer ucundaki çeşmenin adı ise Fontana del Moro,..

Fontana del Quattro Flumi'nin ortasında bir de antik Mısır dikilitaşı var. Tepesine ise ağzında zeytin dalı olan bir güvercin kpymuşlar. Tabi o güvercin, modern zamanların ürünü...


Tüm dünyadaki benzerleri gibi Roma'nın martıları için de "yer" diye bir sorun yok...

"Tarih nasıl korunuyor, görelim" diye aldım.

Piazza Spagna'ya giden cadde... Via dei Condotti... Roma'nın "Bağdat Caddesi" Via del Corso'dan sapılıp ara sokaklardan birinden buraya ulaşılıyor.

Piazza di Spagna / İspanyol Merdivenleri... Yine günün her saati kalabalık ve hareketli... Birkaç yıl öncesine kadar merdivenlerde yiyecek tüketip, alkol de dahil tüm içeceklere izin verilirken, artık yasak. Görevliler ha bire uyarıyorlar. Uyarının tonu, turist mi İtalyan mı olduğunuza göre de değişiyor. Turistlere daha nazikler...

Ona rağmen merdivenler hâlâ rağbet görüyor ama söylenenlere bakılırsa eski neşesi yokmuş.

Başka bir gün gittiğimizde de şöyle bir kare çektim.

İspanyol Merdivenleri'nin yukarısında bir dikilitaş var. (Obelisco Sallustiano) Orada oturup hava kararırken çektim bu kareyi...

Gece otele dönüş yolu üzerinde rastladığımız bir havuzlu çeşme...

Roma'nın zenginleri için bir zamanlar eğlence ve buluşma mekânı olan Via Veneto Bölgesi'nden geçerken, kocaman bir ışıklı tabelada sevgili Martinime rastladım. "Sevgili" diyorum, çünkü çok severim kendisini...

Bir Romalı Asker Heykeli...

Merkezdeki Roma Termini Tren İstasyonu'nun tam karşısında, "Cratere Colossale" adında bir müze var. Müzede, Romalı soyluların mezar taşları ve mozoleleri sergileniyor. Bahçesindeki havuzda da şöyle bir kupa var.

Yine Roma Termini Tren İstasyonu'nun 100 metre ilerisi ve sol tarafında, sahaflar bulunuyor. İlgisi olanlar için keyif verici bir mekân...


Villa Borghese içerisindeki Marcello Mastroianni Müzesi / Sergisi...

Villa Borghese içerisindeki neo-klasik Diana Tapınağı...

Villa Borghese içerisindeki heykellerden birisi...

Roma'nın en büyük sanat hazinelerini barındıran kiliselerinden birisi olan Basilica Parrocchiale Santa Maria del Popolo içerisindeki Andrea Sansovino'nun eseri iki mezardan birisi... Öyle bir görüntüsü var ki, o göz kapakları "her an kalkabilir" diye yüreğiniz hopluyor. Caravaggio'nun iki şaheseri: Aziz Paulus'un Dine Dönüşü ile Aziz Petrus'un Çarmıha Gerilişi tabloları da burada... Tablolar girişe kapalı bir bölümde olduğu ve ancak çapraz bakış açısıyla görülebildiği için onların güzel karelerini çekemedim ve buraya alamadım.

Basilica Parrocchiale Santa Maria del Popolo'nun kubbeli tavanındaki resimler...


Yukarıdaki kubbeye objektifi yaklaştırdığınızda aşağıdaki kullarına kızan bir tanrı figürü ile karşılaşıyorsunuz. Melekler bacağına, beline yapışmış "gitme dur abi, onlar etti sen etme" der gibi; yani bıraksalar aşağıya inip yakacak dünyayı...

Kilisedeki tablolardan birisi daha... Eser ve sahibini notlarımda bulamadım, bulunca paylaşır, yazarım buraya...

İlk kez böyle bir Meryem anlatısına rastlıyorum. Çarmıha gerilmiş oğluna bakıyor. Yüzünde ağlama ya da keskin bir üzüntü yok. Kadere ve yazgıya inanç, adanmışlık... Günümüz müminlerine derslerle dolu...

Modern zamanlardan bir İsa yorumu...

İsa'nın yakaran eli... Tanrıya uzanmış, yakarma ve yardım talebi...

Piazza del Popolo'da dekor amacıyla kullanılan Mısır tanrılarından birisi... Tabi ki kopya...

Piazza del Popolo... Neredeyse her meydanda bir dikilitaş var.

The Church of St. Giacomo in Agusta'daki İsa heykeli...

Yine aynı kilisedeki dua eden Meryem...

The Church of St. Giacomo in Agusta'nun kubbe süslemeleri... Roma sayesinde ben de "kubbeci başı" oldum çıktım :) Kiliselere girince kafam sürekli havalardaydı.

The Church of St. Giacomo in Agusta'daki heykellerden birisi... Bebek İsa ve (yanılmıyorsam) Vaftizci Yahya...
Via del Corso... Cadde sonunda Vittorio Emanulle II Anıtı görünüyor.

Aziz Meryem...
Meryem duada...

Bir de portre alalım...

Tavan resimleri...

İsa portresi...

"Bendeki yürek allahına kadar" demiyor tabi :)

Via del Corso üzerindeki Marcus Aurelius Sütunu... Aurelius'un Roma Zaferi'nden sonra dikilen sütun, onun yaptığı savaşları ve kazandığı zaferleri betimliyor. Rönesans zamanında Hıristiyanlık St. Paul'un bronz heykelini sütunun tepesine resmen çakmışlar. "Kısa çöp, uzun çöpten hakkını alacak elbet" deyip bırakalım. Sütun şu LİNK'te gayet güzel anlatılıyor.

Eğreti heykel...

St. Paul, "yavaşla kaptan az ileride inecem" derken... "Edepli" bir cümle kuramayacağım için, ergen esprisi yapayım bari..

Bu dikilitaş da bir hükümet binasının karşısındaydı.

La Fontana di Trevi / Trevi Çeşmesi... Roma'nın en kalabalık yerlerinin başında geliyor. La Dolce Vita'da Anita Ekberg'in içerisine girdiği unutulmaz sahnenin mekânı...

Çeşme'nin havuzuna bozukluk atmak adetten...

Tanrının emriyle "Kıyamet Günü"nde, Sûr Düdüğü'ne üfleyen İsrafil... Borghese Şapeli tepesindeki figür...

Borghese Şapeli'nin tavan süslemeleri... Çelengi tutan meleklerin yüz ifadeleri ilgi çekiciydi...

Şapel içerisindeki duvar resimlerinden birisi... Not almamışım, bulunca buraya yazacağım.

Bu da The Chapel of Lucrezia Della Rovere'den... Şapel'in kemer kısmı ile haç arasında bir simetri yakalamaya çalıştım.

The Chapel of Lucrezia Della Rovere'deki "boynu bükük" İsa heykeli...


Şöyle de bir kareleme yaptım...

Uzaktan da belliydi, bu grubun hayatlarından keyif aldıkları çok belliydi. Hele bir de şu üçlü, kamerayı tutan arkadaşlarına "üç maymun" pozu verdiler ki muhteşemdi... Ben kamerayı çevirene kadar sahne gitti. Çok hoş bir fotoğraf olacaktı.

Bazilica of St. Ambrose / St. Ambrose Kilisesi'ndeki bir heykel...

Pantheon allak bullak etmiş akıllarını...

Bazilica of St. Ambrose'nin iç kısmı... Burada bir de kutsal emanet var: Relic of the Heart of St. Charles

Mussolini İtalyası'nın faşist mimarisi... Köşeli, hatlar düz, pencereler küçük...

İmparator Augustus Anıt Mezarı / Mausoloe di Augusto... Tabi bu görünen aslında, üzerinde kitabe yazılı bir müze... Asıl mezar ve yerleşim, bu binanın tam karşısında (fotoğrafta sola düşüyor) ve hâlâ restorasyon devam ediyor.

Yukarıdaki binanın iç kısmı... Burada boş bir mozole var.

Mozolenin duvarları yine hikâyelerle dolu...

Ejderha başı ne güzel süzülmüş...

Roma'nın muhteşem çeşmeleri...

Uzakdoğu'ya ait hediyelik eşya satan bir dükkâna girdik. sahibi yoktu. Fırsattan istifade iki üç kare çektim.

Bu bina bizim Tarlabaşı'ndakilerin uzak akrabası gibi...

Binaların köşelerinde sıklıkla rastlanabilecek dinî figürler... Gece bunlar aydınlatılıyor.

Piazza Argentina'daki Roma Harabeleri... Tapınaklar, tapınaklar, tapınaklar...

Yukarıda gördüğünüz karenin en solundaki kemerli bölüm Kediler Mabedi'ymiş. Antik Roma'dan beri Roma'nın evsiz kedilerine orada yemek veriliyormuş. Bugün de bu gelenek devam ediyor ve Roma'da "başıboş kedi" görebileceğiniz tek yer burası... 

Buyrun, birisi karnını doyurmuş, keyifle yatıyor...

Antik Yunan'daki ismi Artemis, Roma'daki adı Diana... Vahşi doğa, avcılık, okçuluk ve Ay Tanrıçası... (Roma / İtalya)

Kaz ile güreşen çocuk... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'nin "duvar halıları" bölümü... Halıların üzerlerinde İncil'den pasajlarla dolu resimler var... (Roma / İtalya)

İsa'nın dirilip, mezardan çıkışını anlatan bir duvar halısı... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'nin "haritalar salonu"... Koridor boydan boya zamanın haritalarıyla dolu... (Roma / İtalya)

Sardunya Adası'nı gösteren harita... (Roma / İtalya)

Bir azize heykeli... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'nde çok kıymetli sanat eserleri olmakla birlikte herkesçe ayrı bir önem atfedilen iki bölüm vard; Raffaello Odaları ve Sistina Şapeli... Bunlardan ilki, ressam Raffaello Sanzio'nun muhteşem duvar resimlerinin olduğu dört Papalık odasını kapsıyor.  (Roma / İtalya)


Raffaello Odaları'ndan bir başka kesit... (Roma / İtalya)

Raffaello Odaları'nın en meşhur eseri: School of Athens / Atina Okulu... İnsanın bu esere bakarken içerisinde saatlerce kaybolası geliyor. (Roma / İtalya)

Atina Okulu'nun ortasına Antik Yunan felsefesinin iki temel taşı Platon ve Aristotales yerleştirilmiş. (Roma / İtalya)

Stanza dell'incendio del Borgo / Borgo'da Yangın... (Roma / İtalya)

La Battaglia di Ostia / Ostia Savaşı... (Roma / İtalya)

Odalardan birisinin tavan süslemeleri... (Roma / İtalya)

Şöyle modern çalışmalar da var... (Roma / İtalya)

Bir heykel çalışması.. Yazmadığı için bilemiyorum kim bilir hangi Papa'nın heykeli... (Roma / İtalya)

İlginç bir Papa büstü daha... (Roma / İtalya)

Şimdi ise asıl efsaneye geldik: Sistine Şapeli... Ve tabi ki onun baş mimarı ressam Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni... Roma'da etkilendiğim pek çok sanat mekânından ilk üçte sayacağım yerlerden birisi burası... İçerisinin farklı bir atmosferi var. Biz burada iki saate yakın zaman geçirdik. Hani bir gün burada kalsan yine bitecek gibi bir yer değil.
Siz siz olun Sistina Şapeli’ni görmeye giderseniz yukarıdaki resimleri mutlaka tek tek inceleyin. Evet, bu biraz boyun ağrıtıcı olabilir ama siz sadece izleyicisiniz. Michelangelo, o resimleri seneler boyunca unutamayacağı boyun ağrıları ile resmetmiş.
Vatikan Müzeleri'nin hiçbir yerinde bir engelleme olmamasına rağmen içeride fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. Her yan görevlilerle dolu ve sizi pek de nazik olmayan biçimde uyarıyorlar. önce "şşşttt" ile başlayan uyarı, sonra "dışarı çıkarmak"la tehdit ile devam ediyor. Yukarıdaki kareyi (ve diğer kareleri de -toplam 11-) nasıl güç bela çektim bir ben bilirim. Üç kişisel uyarı sonucunda (en sondaki epeyce sertti) karelemeyi noktaladım.
Michelangelo'nun asıl yapıtı tabi ki yukarıdaki "Last judgement / Son yargı" eseri. Eserin önemi ve muhteşemliğini ben anlatmayayım; bilgim asla yeterli değil ve yüzeysel ama web ortamında pek çok sanat tarihi uzmanı eseri ayrıntılarıyla anlatıyor. Şapeli’ni 3 boyutlu olarak izleyip inceleyebileceğimiz bir de web sayfası yapmışlar. Bu LİNK'te... 

Son Yargı'nın sağ üst tarafında "eşcinseller" resmedilmiş. Michelangelo'nun kendisinin de eşcinsel olduğu bilgisini de buraya ekleyelim. Bu anlatıda Musa Peygamber de var ve arkasından yaklaşan bir kişi onu da yokluyor. (Roma / İtalya)

"Daha net olsun" diye "bölerek" çektim... Eserin üst kısmı... (Roma / İtalya)

Bu da alt bölüm... (Roma / İtalya)

Ve Tanrı erkeği yarattı... Son yargı kadar meşhur bir eser daha... (Roma / İtalya)

Vaftizci yahya, İsa'yı kutsal su ile yıkarken... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri pek çok duvar resmi ile de dolu... (Roma / İtalya)

1800'lerde Vatikan ve San Marco... İster inanın ister inanmayın ressam bu eseri karakalemle ve en ince ayrıntısını bile atlamadan yapmış. Fotoğraf gibiydi... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'nin "Mısır Uygarlığı" bölümü... Yağmalanıp getirilen Mısır Uygarlığına ait binlerce eser mevcut... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Mısır'ın kedileri... Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Yukarıya gece yıldızların görüntüsünü eklemişler. Epeyce etkileyici olmuş. Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Yer mozaikleri de görülmeye değer... Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)


Salon tabi böyle boş değildi. "Müze kapanacak" anonsuna en son riayet edenlerden biri olarak bu kareyi böyle çekebildim. Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Fena olmamış... Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Roma manzarası önündeki Papa büstü... Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Hayvan heykelleri salonundan... Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)


Boğa başı... Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)


Roma "evlilik fotoğrafları" çekmek için inanılmaz bir yer... Belli ki evlenenler de bu konuda hiç sorun yaşamıyorlar. Şehir bu iş için muhteşem bir dekora sahip. Önümüzde cereyan eden şu görüntüye ben de kayıtsız kalamadım. (Roma / İtalya)


Colosseum'dan Constantinus Takı'na bakış... (Roma / İtalya)

Roma'nın kalbindeki Pompei Tiyatrosu... Julius Sezar'ın bu merdivenlerde öldürüldüğü rivayet olunuyormuş. Filmler o kadar zihnimizi işgal etmiş ki, koca İmparator'un bu ufak tiyatronun, birkaç basamaktan oluşan küçük merdivenlerinde öldürüldüğünü düşünmek zorlaşıyor. Şu LİNK'te buna ilişkin bir haber de var. (Roma / İtalya)


Sant'Andrea Della Valle Bazilikası'nın muhteşem kubbe süslemeleri... Müminler dairesel biçimde tanrı katına doğru yükseliyorlar... (Roma / İtalya)

Yine aynı Bazilika'daki "Bebek İsa" heykeli... (Roma / İtalya)


Bazilika'nın tavan süslemeleri... (Roma / İtalya)



Bazilika'nın altarındaki muhteşem tablo... Çapraz Haç'a asılmış Aziz Petrus... (Roma / İtalya)


Böylesine de Roma'da rastlamak nasip oldu. Kutuya 1 euro atıyorsunuz kubbe süslemeleri 3 dakikalığına aydınlanıyor. (Roma / İtalya)


Kimse 1 Euro'suna kıyamazsa kubbe aydınlanmıyor, karanlıkta kalıyor ve göremiyorsunuz. (Roma / İtalya)


Objektifi yakınlaştırıp, yukarıya bakıp, eli de titretmeden çekmek kolay değil. Buradaki simetri başarılı olmuş ama... (Roma / İtalya)


Kilisenin "günah çıkarma kabini"... Papaz dışarıdaki o basamağa oturuyor, "günahkâr" o ahşap kabine giriyor ve anlatmaca başlıyor.  (Roma / İtalya)

Bir heykel demeti içindeki kadın figürü... (Roma / İtalya)

Pizza Novana Meydanı'ndaki havuzlardaki heykellerden birisi... (Roma / İtalya)

Pizza Novana... (Roma / İtalya)

Pizza Novana Meydanı'ndaki Mısır dikilitaşının tepesinde "zeytin dalı tutan güvercin"... (Roma / İtalya)

Fontana dei Quattro Fiumi Çeşmesi'ndeki "Ganj Nehri"ni simgeleyen figür... Çeşme'de Dünya'nın dört büyük nehrini simgeleyen figürler var. (Roma / İtalya)

Çeşmelerdeki figürlerden birisi daha... (Roma / İtalya)

Bernini'nin muhteşem Fontana dei Quattro Fiumi Çeşmesi... Çeşme Dünya'daki dört büyük nehir, Ganj, Tuna, Nil ve Rio de la Plata'yı simgeleyen erkek figürleriyle süslenmiş... (Roma / İtalya)

Çeşme'nin diğer tarafı... (Roma / İtalya)

Martının keyfi... (Roma / İtalya)

Campo di Fiora Meydanı'ndaki etkileyici Giordano Bruno Heykeli... İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve Rönesans felsefecisi Bruno yakılarak öldürülmüştür. Yakıldığından yüzyıllar sonra heykeli, Katolikliğin başkentinde dimdik ayakta... (Roma / İtalya)

Meydan'daki Farnese Sineması... Belli ki değişen çağa ve sinemacılık sistemine karşı direnmekte... (Roma / İtalya)

Sinemanın içerisi... Çok sempatikti doğrusu... İçeride sinemayla yaşıt iki amca, ne tatlı muhabbet ediyorlardı anlatamam. İtalyanca bilmek ve sohbetlerine katılmak istedim :( (Roma / İtalya)

Roma'daki evlerin duvar ve köşelerinde görüntüdeki süslemeler çok fazla var. (Roma / İtalya)

San Angelo Kalesi ve gece... (Roma / İtalya)

Tiber'i öteki ucuna bağlayan köprülerin gece görüntüsü; ileride San Marco parıldıyor... (Roma / İtalya)

Köprülerin suya düşen akisleri de fena değil... (Roma / İtalya)

Kale kadar meşhur Hadrian Köprüsü'nden Sant Angelo'ya bakış... (Roma / İtalya)

Sant Angelo Kalesi'nin etrafı panayır gibi... Burada da (sanırım) bir yazar ya kitabını tanıtıyor ya da bir konu üzerine sunum yapıyordu. (Roma / İtalya)

Başka bir açıdan Sant Angelo Kalesi... Gece daha gösterişli olduğunu söylemek isterim.  (Roma / İtalya)

Kale etrafında kurulan kitapçılar... Bizim Altınoluk, Foça vb.'deki yaz etkinliklerinin tamı tamına aynısı... (Roma / İtalya)

Daha yakından bir kareleme... Arkada yine San Marco... (Roma / İtalya)

Tripod olmadığı için bu kareyi nasıl zor çektim bir ben bilirim... (Roma / İtalya)

Piazza di Spagna / İspanyol Merdivenleri'nde görevli güvenlik görevlileri... Roma'da kaç çeşit polis ve güvenlik görevlisi var, ben çözemedim. Bunlar Merdivenler'de "yeme ve içmenin yasak" olduğunu orada oturanları uyararak söylüyorlar. Bazen sözle, bazen de düdükle... O arkadaki kadının o saatte çoktan uyuması lazımdı ama teyze (nasıl bir azimse) görev başındaydı. (Roma / İtalya)

İspanyol Merdivenleri'nde "evlilik fotoğrafı" çektirmeye gelmiş bir çift... Bunlar gibi pek çok yeni evli çifte de rastladık. (Roma / İtalya)

St. Patrick's Church... Roma'daki Katolik Amerikalıların Kilisesi'ymiş... Son derece sade ve gösterişsiz. (Roma / İtalya)

Kilise'nin giriş kapısı üzerinde "İsa'nın Son Yemeği"nin bir kopyası da var. (Roma / İtalya)

İtalyan İşçi Sendikası önündeki rölyef... (Roma / İtalya)

Episcopal Kilise'si... (Roma / İtalya)

San Pietro'nun Papalık koruması İsviçreli muhafızlarından birisi... (Roma / İtalya)

Eski Forum'un akıl küpü martılarından... (Roma / İtalya)

San Pietro'nun (Vatikan) girişindeki Aziz San Pietro Heykeli... (Roma / İtalya)

San Pietro önünde, Papa'nın özel günlerde toplu ayin yaptığı (Piazza San Pietro) büyük meydan... (Roma / İtalya)

Piazza San Pietro Meydanı'ndaki dikilitaş (1586)... (Roma / İtalya)

Pieta (1499)... Michelangelo'nun ünlü mermer heykeli... San Pietro'nun girişinde hemen sağda camekan içerisinde. Çok etkileyici olduğunu bilmem belirtmeme gerek var mı? (Roma / İtalya)

San Pietro'nun tavan süslemeleri... (Roma / İtalya)

Vatikan'ın ortasında yer aldığı için Roma'da San Pietro kadar muhteşen ve etkileyici bir başka Kilise daah yok. (Roma / İtalya)

Asansörle (hediyesi 8 euro) San Pietro'nun tepesine de çıkabiliyorsunuz. Yukarıdan iç görüntü şu şekilde... (Roma / İtalya)

San Pietro'nun çatısından manzara muhteşem... Papalık arazisi ve güzel bir Roma manzarası da 8 Euro'ya değer... (Roma / İtalya)

Papalık arazisi üzerindeki binalardan birisi... Muhtemelen her türlü ürün ve hizmetten oluk oluk akıp gelen euroları burada sayıyorlar :) (Roma / İtalya)

Papalık arazi sınırının arkasında şehrin mahalleleri devam ediyor. (Roma / İtalya)

San Pietro'nun çatısındaki İsa ve havarileri heykelleri... (Roma / İtalya)

San Pietro'nun içerisi tabi ki sanat galerisi gibi ve inanılmaz tablo ve heykellerle dolu... (Roma / İtalya)

Bir Papa heykeli... (Roma / İtalya)

Pek çok kilisede görüleceği üzere, beyaz güvercin (saflık, sevgi, aşk ve bağlılığı simgeliyor) ile kutsal ruh'un tavan süslemesinde temsili... (Roma / İtalya)

Etkileyici bir temsil... (Roma / İtalya)

Bronz bir heykel... (Roma / İtalya)

Yine beyaz güvercin... (Roma / İtalya)

Şu birkaç karede pencerelerden süzülen ışık haznesini (olabildiğince net) yakalamaya çalıştım. (Roma / İtalya)

Bir diğer kare... (Roma / İtalya)

Şöyle de bir kare var... (Roma / İtalya)

San Pietro'nun alt katlarında tarihte Papalık yapmış kişilerin mezar anıtları var. (Roma / İtalya)

Burada onlarca lahit var ve ayrıntılı bakıp gezmeye bir gün ancak yeter... (Roma / İtalya)

Bir Papa da mezarını şöyle yaptırmış. (Roma / İtalya)

Birisi de şurada yatıyor. (Roma / İtalya)

Mezarların da ziyaretçisi bol... Not: Dua edenden çok fotoğraf çeken vardı. (Roma / İtalya)

San Pietro (Aziz Petrus / St. Peter) elinde Cennet'in anahtarları.... (Roma / İtalya)

San Pietro... (Roma / İtalya)

Kıyamet gününde İsa'nın gökten inince gelip oturacağı taht... Doğruyu söylemek gerekirse, inandırıcı gelmese de insan inanmasa da etkileniyor. (Roma / İtalya)

Tahtın dört köşesinde "Dört İncil Yazarı"... (Roma / İtalya)

Çapraz Haç'a (Petrus Haç'ı) asılmış Aziz Petrus... (Roma / İtalya)

San Pietro'nun eleştiri ve korku yüklü kapıları... (Roma / İtalya)

Dindarların da günaha girebileceğini anlatan, bizi kandırmak için Şeytan'ın her an yanımızda olduğunu resmeden figürlerle dolu muhteşem işlemeler... (Roma / İtalya)

Papaz kıyafeti içerisine bürünmüş bir Şeytan figürü... "Kötülük hep yanımızda ve bizi kandırmak için bekliyor" mesajı verilmek istenmiş. (Roma / İtalya)

Garip bir güvercin figürü... (Roma / İtalya)

İç içe geçmiş bir hayvan figürü... (Roma / İtalya)

Kapılardaki figürler Hıristiyanlığı "yüceltmek için mi?" yoksa "eleştirmek için mi?" ben bilemedim... (Roma / İtalya)

San Pietro'nun kapılarına takılıp giderken, güvenlik şeridini geçtim. Tam bir kare olarak şunu çekmiştim ki, görev aşkıyla yanan bir polis beni sertçe uyardı. "Bıdı bıdı" bir şeyler dedi. Muhtemelen İtalyaca olarak da sövdü. Fotoğraf aşkına küfür de yedik sizin anlayacağınız. (Roma / İtalya)

San Pietro'nun tepesindeki İsa heykeli... Bu kareden itibaren aşağıdaki kareleri, giderek uzaklaşan bir şekilde çektim. Siz de öyle algılayın. (Roma / İtalya)

Kareleme İKİ...
Kareleme ÜÇ...
Kareleme DÖRT ve son!...
Vatikan'ın şehrin mahaleleriyle arasındaki sınır duvarları. Papalık, kendi insanına da güvenmemiş, güvenmiyor "netekim" :) (Roma / İtalya)

Gianicolo Tepesi'ne çıkan merdivenlerden birisi... Göz iyi görüyordu ama kamerada iyi çıkmamış... (Roma / İtalya)

Gianicolo Tepesi'ndeki Manfredi Fener Kulesi... Arjantin'de yaşayan italyanlar'ın Roma'ya armağanıymış. (Roma / İtalya)

Gianicolo Tepesi'ndeki modern İtalya devleti'nin kuruluşuna öncülük eden vatansever Giuseppe Garibaldi'nin Brezilyalı eşine ait Anita Garibaldi Anıtı... 1932'de Mario Rutelli tarafından yapılmış. Anita Garibaldi'nin mezarı da Anıt'ın altında... (Roma / İtalya)

Gianicolo Tepesi'nden şehir manzarası... Pantheon tüm heybetiyle orada... (Roma / İtalya)

Gianicolo Tepesi'ndeki seyir yeri... (Roma / İtalya)

Giuseppe Garibaldi'nin ihtişamlı heykeli: Garibaldi Anıtı... Anıt 1849'da garibaldi ve askerlerinin kendilerinden kat be kat Farnsız Ordusu'na karşı kahramanca direndikleri yere 1895'te dikilmiş. Anıtın altında savaş sahnelerini gösteren dört küçük bronz heykel var. (Roma / İtalya)

Garibaldi atı üzerinde... Atının bir adı var mıydı acaba? (Roma / İtalya)

Şöyle bir yakın kare daha çektim. (Roma / İtalya)

Anıtın arkasına güneşi alıp, bir de bu açıdan çektim. ileride ağaçlar olmasa daha temiz bir kare olacaktı. Beğeni sizlerin... (Roma / İtalya)

Roma, kçük araçlarla dolu... O araçların pek çoğu da böyle antika otomobillerden oluşuyor. Bu araçlara Roma'da çok sık rastlayabilirsiniz. (Roma / İtalya)

Zaman zaman aklıma geliyor ve tekrarlıyorum. Neredeyse döndüğümden beri dilimden düşmeyen bir slogan oldu: ROMA O MORTE / Roma ya da Ölüm... İtalyanlar, Fransız Orduları'nın durdurulduğu yere, bu anıtı yapmışlar. Anıt gayet sade, anlamı yeterli görülmüş.
Bir de şunu fark ettim. Türkçe'de "mort olmak" diye bir deyim vardır. Argoda "ölmek" anlamında kullanılır. Meğer kelime İtalyanca'dan "morte"den geliyormuş. (Roma / İtalya)

Tempietto... Mimar Donato Bramante'nin Roma'daki ilk gerçek Rönesans yapısı olarak kabul edilen Tempietto'yu 1502'de tamamlamış. Kubbeli ve yuvarlak şapel, Roma'nın antik görkemine yeniden kavuşacağına olan inancı yansıtıyormuş. (Roma / İtalya)

Bazilica di Santa Maria in Trastevere... Yani kısaca, Trantevere Merkez Kilisesi :)) Biz ulaştığımızda akşam ayini vardı.  (Roma / İtalya)

Sahibinin ayinden çıkmasını bekleyen bir dost... (Roma / İtalya)

Has mekânımız olan Trastevere'de bir duvar grafitti'si... (Roma / İtalya)

Sokak aralarını keşfederken birden önümüze çıktı. Quattro Fontane... Bu gördüğünüz Luno (dayanıklılık) Çeşmesi... Bu iki yolun kesiştiği dört köşede, böyle dört tane figür var.  (Roma / İtalya)

Palmiyeler altında dinlenen Arno... (Roma / İtalya)

Dişi Kurt Lupa'nın eşlik ettiği Irmak Tanrısı tiber... Ben bu karede sadece tiber'in ayak ucundaki Lupa'yı çektim. (Roma / İtalya)

Bu emektâr tarihi kapı Chiesa di San Carlo alle Quattro Fontane Kilisesi içerisinde. Kilise'nin geçmişi Eski Roma'ya dayanıyor. Zira altında ilk Hıristiyanlar'ın gizlice ibadet ettikleri bir katakomp da var. (Aşağıdaki kare) (Roma / İtalya)

Chiesa di San Carlo alle Quattro Fontane Kilisesi altındaki katakomp... (Roma / İtalya)

1930/40'lardan kalma bir jandarma kulübesi ve içerisinde klima bile olan modern versiyonu... Yan yana kalmış olmaları da ayrı bir güzellik... (Roma / İtalya)

Kilise'nin bir bölümünde de gezenlerin vesikalık fotoğraflarını bıraktıkları bir alan ayrılmış. Yüzlerce fotoğraf vardı. (Roma / İtalya)

Roma'da gördüğümüz tek alışveriş merkezi: Galleria Alverto Soldi... Ünlü mağazaların bulunduğu Via del Corso Caddesi'nin üzerinde... Aslında birkaç mağazadan oluşan tarihi bir bina bu... Biz dışarıdan gördüğümüz kitapçı için içeriye girdik. İçerisi tam da karede gördüğünüz gibi, gayet şık ve güzel restore edilmiş. (Roma / İtalya)

Sütunlar Antik Roma, bina Hıristiyan Roma... (Roma / İtalya)

La Feltrinelli Kitapçısı... Roma'nın her yerine (metro istasyonları, tren garı vs.) dağılmış (Floransa'da da gördük) bu kitapçı ağı, gayet ucuz ve çeşidi bol kitapları barındırıyor. İçerisinde bedava wifi de var ama bağlanmak hem sıkıntılı hem de sosyal ağlara kapalı... (Roma / İtalya)

St. Ignatus Loyola (Gesû) Kilisesi... Kilise İspanyol asıllı din adamı Loyolalı İgnatus adına inşa edilmiş. Şunu itiraf etmeliyim ki Kilise'nin üç boyutlu tavan süslemeleri beni benden aldı. Muhteşem kelimesi "az" kalır, o kadar net söylüyorum. fotoğrafta anlamak ve hissetmek mümkün değil. Roma'ya giderseniz asla atlamayın. İlgi için şu LİNK'e tıklayın.
Öte yandan bu karede yine aynı anlatı var. Yani (fotoğrafın görünmeyen tarafında) İsa ona inanan gerçek müminlerle birlikte göğe yükselirken, "günakârlar" ve (hatta Protestanlar) zebaniler tarafından Cehenneme sürülüyorlar. (Roma / İtalya)

Kilise'nin ortasına yatay bir ayna koymuşlar. Tavan süslemelerinin hem net hem de daha etkileyici görünmesini sağlıyor. (Roma / İtalya)

Kilise'nin altarı ve dinleyici sıraları... (Roma / İtalya)

Şöyle bir ışık haznesi yakaladım yine... (Roma / İtalya)

Gesû'deki muhteşem eser: Triumph of Faith over Idolatry / İdoller Üzerinde İnancın Zaferi... Eser sahibi Jean-Baptist Théodon (1645-1713)... (Roma / İtalya)

Aynı heykel kombinasyonunun içerisindeki yılan figürü... (Roma / İtalya)

Şu yüz ifadesini biz kara kalemle yapamazken, mermerden şöyle bir yüz çıkaran kişiye sadece saygı duyulur. (Roma / İtalya)

Yine Gesû'daki muazzam tavan süslemelerinden bir bölüm... (Roma / İtalya)

İsa çarmıhta acı çekiyor... (Roma / İtalya)

Ortada bir mum durur da bu kareleme klasik yapılmaz mı? (Roma / İtalya)

Şöyle de bir açısı var. (Roma / İtalya)

Tavandaki süslemelere devam... (Roma / İtalya)

Kubbe süslemelerinden bir kesit... (Roma / İtalya)

Öyle ettim böyle ettim ana tavan görüntüsünü ancak bu şekilde alabildim. Muazzam... (Roma / İtalya)

Kilise'nin iç mekânındaki duvarlar da şunlar ve benzerleriyle dolu... (Roma / İtalya)

Kubbe süslemeleri... (Roma / İtalya)

Loyolalı İgnatus... (Roma / İtalya)

Collesium'un arka sokaklarında dolaşırken ayakta kalan üç Roma sütunu gördük. (Roma / İtalya)

Antik Roma'nın üzerine Hıristiyan Roma'yı resmen "çakmışlar"... (Roma / İtalya)

Antik Roma'dan kalma "kare" yapı: Portunus Tapınağı... İleride "Hakikatin Ağzı"nın bulunduğu Santa Maria in Cosmedin görülüyor. (Kuleli bina) (Roma / İtalya)

Portunus Tapınağı'nın kardeşi ve hemen yanındaki küçük yuvarlak Hercules Tapınağı... Her ikisi de Antik Roma'nın Cumhuriyet Dönemi'nden kalmaymış. (Roma / İtalya)

Santa Maria in Cosmedin içerisindeki Bocca Della Verita / Hakikatin Ağzı... Günün hemen her saati o kadar kalabalık ki, şu kareyi çekmek bile mucizeydi. İki kez gittik bu arada... (Roma / İtalya)

Lanus Kemeri... vaktiyle sığır tüccarlarının öğle sıcağından korunduğu yermiş. Arkada San Giorgio Velabro Kilisesi görülmekte. (Roma / İtalya)

San Giorgio Velabro Kilisesi içerisinde duvara gömülü Roma sütunu... (Roma / İtalya)

Kilise'nin sütunlarına dikkat! Her biri bir başka yerden getirilmiş. (Roma / İtalya)

Forum Roma'nın dışarıdan görüntüleri... (Roma / İtalya)

Şu martıya sandviç verdik. Alırken neredeyse elimizi koparacaktı. (Roma / İtalya)

Roma Forumu... (Roma / İtalya)

Nasıl hızla gördük çektim hiç bilmiyorum. Eve gelince baktım, fena olmamış. (Roma / İtalya)

Antik Roma su kanalları... Günümüzde içerisi bozuk para dolu... (Roma / İtalya)

Cordonato Tepesi'ndeki sağlı sollu yapılardaki Capitolino Müzeleri'ni barındıran: Piazza del Campidoglio... Meydanın tasarımı Michelangelo'ya ait. (Roma / İtalya)

Elinde ok taşıyan melek... (Roma / İtalya)

Capitolino Müzeleri içerisindeki orijinal Dişi Kurt Lupa Heykeli'nin kopyası dışarıda da var. (Roma / İtalya)

Zeus Jüpiter sizden razı olsun Antik romalılar... (Roma / İtalya)

Cordonato Merdivenleri... Meydan ve heykeller Michelangelo tarafından tasarlamış ve yapımında yer almış. (1546) İki yanında restore edilmiş Dioskur İkizleri var: Kastor ve Polluks... (Roma / İtalya)

Kastor (yandan)... (Roma / İtalya)

Kastor (önden)... (Roma / İtalya)

Polluks (Yandan)... (Roma / İtalya)

Polluks (önden)... (Roma / İtalya)

Kara Veba'nın anısına... (Roma / İtalya)

Yakın çekim... (Roma / İtalya)

Arkada Aracoeli Merdivenleri ve Santa Maria Aracoeli Kilisesi... (Roma / İtalya)

Dioskur İkizleri... (Roma / İtalya)

Avrupa'nın her şehrinde görebileceğiniz bir mekân ve manzara... (Roma / İtalya)

Tiber ortasındaki bu minik adacıkta Aziz Bartolemus’un kemiklerinin bulunduğu iddia edilen ilginç çan kuleli 10’uncu yüzyıl yapısı San Bartolomeo Kilisesi, küçük bir sinagog ve bir hastane de var. (Roma / İtalya)

Tiber üzerindeki Ponte Palatino Köprüsü... Sağ taraf Trastevere... (Roma / İtalya)

Trastevere Futbol Kulübü'nun yetiştirdiği en ünlü sporcu... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'ndeki antik kayık... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'nin bahçesi... (Roma / İtalya)

Heykeller bölümü... (Roma / İtalya)

Roma Tanrısı Janus... İki yüzü var ve geçmiş ile geleceği aynı anda görebilme gücüne sahip. (Roma / İtalya)

NOT: Bu tanrıyı ve geçen sahneyi bulunca buraya ekleyeceğim. (Roma / İtalya)

Köpeğine su veren... (Roma / İtalya)

Zeus mu bu? (Roma / İtalya)

Heykeller solanu git git bitmiyor... (Roma / İtalya)

İmparator Augustus... Hep fotoğraflarda görürdük, canlı olarak görmek bambaşkaydı. (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'nin ayrıca çok güzel restore edildiğini de belirtmem gerekiyor. Fakat bu ihtişam, Müze'nin emperyal bir açgözlülükle Dünya'nın farklı miraslarını yağmaladığını görmemi de engellemiyor. (Roma / İtalya)

NOT: Bilgisine ulaşınca ekleyeceğim. (Roma / İtalya)

NOT: Eserin bilgisine ulaşınca buraya ekleyeceğim. (Roma / İtalya)

Bu salonda sağlı sollu muhteşem eserler vardı. (Roma / İtalya)

Atletik bir Romalı... (Roma / İtalya)

Bir simetri yakalamaya çalıştım. Vatikan Müzeleri... (Roma / İtalya)

Medusa'nın başını kesen Perseus Heykeli... (Roma / İtalya)

Medusa'nın kesik başı... (Roma / İtalya)

NOT: Eserin bilgisine ulaşınca buraya ekleyeceğim. (Roma / İtalya)

NOT: Eserin bilgisine ulaşınca buraya ekleyeceğim. (Roma / İtalya)

Şahlanmış bir at heykeli... (Roma / İtalya)

Hayvan heykelleri bölümü... (Roma / İtalya)

Hayvan Heykelleri... (Roma / İtalya)

Adamım benim, şarabın kalite kontrolünü yapıyor :)  Her cuma adına "şükran gecesi" düzenlediğim tanrı: Dionysos... (Roma / İtalya)

Olağanüstü ve etkileyici bir heykel: Herakles... (Romalılar Hercules / Herkül adıyla anar.) Yunan mitolojisinden bir kesit... Nemea Aslanı (The Lion of Nemea) ile olan mücadelesini kazanmış; bir elinde gürzü, diğer elinde aslanın yüzdüğü kürkü muzaffer bir biçimde duruyor. Şu LİNK'te anlatılıyor. Kanımca Vatikan Müzeleri'nin en akılda kalır heykellerinden birisi... (Roma / İtalya)

Herkül'ün baş kısmını da kareledim... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri'mim muhteşem yer mozaikleri... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri içerisindeki "hayvan heykelleri" bölümünden... (Roma / İtalya)

Avının üzerine atlamış bir yırtıcı... Alttaki karede bu kez uzaktaki nesneyi netledim. (Roma / İtalya)

İlginçtir, hayvan heykellerinin bulunduğu salonun balkon penceresinde (kuvvetle muhtemel) bir Papa'nın büstü bulunuyordu. (Roma / İtalya)

Hayvan heykellerinin bulunduğu salonlardan birisi daha... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri içerisindeki bahçedeki heykellerden bazıları. Bu karelemeyi sevdim; bu sebeple altta pek çok ayrı versiyonunu paylaştım... (Roma / İtalya)

Bu kez dik olarak kareleme yaptım. (Roma / İtalya)

Yine yatay ama bu kez daha yakın pozlama oldu. (Roma / İtalya)

Bir başka heykel ama pozlama aynı... (Roma / İtalya)

Bir de bu açı var... (Roma / İtalya)

Atlara saldıran aslanlar... (Roma / İtalya)

Heykel bölümlerinden birisine daha açılan koridor... (Roma / İtalya)

Salonların yer mozaikleri de göz alıcı... (Roma / İtalya)

Vatikan Müzeleri içerisindeki odalardan birisinin tavan süslemesi... (Roma / İtalya)

Repubblica Meydanı... Meydan Roma'nın tam da merkezinde yer alıyor; Termini İstasyonu'na 250 m yakınlıkta ve hem gece hem de gündüz son derece işlek ve yoğun... (Roma / İtalya)

Bir duvar resmi... Meryem ile Bebek İsa... Meryem kameraman olmuş, Bebek İsa yönetmen, melekler ise set işçileri... Filmin konusu ne mi? Tabi ki biz... Muazzam bir anlatı, çok beğendim. (Roma / İtalya)

Roma'nın dış mahallelerinden birisindeki bir devlet okulu... (Roma / İtalya)

Cestius Pimamidi... Roma'da az bilinen bir yapı. San Paolo Kapısı ve Protestan Mezarlığı yakınında bulunan Cestius Piramidi, iki antik yol arasındaki bir çatalda bulunuyor. Şehrin surları içerisinde dahil olmasından ötürü piramit, Roma’daki antik yapılar arasında en iyi korunmuş olanlardan birisiymiş. Piramit, bir magistrat ve Roma’daki 4 büyük dini birlikten birinin (Septemviri Epulonum) üyelerinden olan Gaius Castius’un mezarı olarak MÖ 1. yüzyılda inşa edilmiş. (Roma / İtalya)

Cestius Piramidi'nin hemen çaprazındaki San Paolo Kapısı... Surların bir bölümü yok ama Kapı yine de tüm ihtişamıyla yerinde... (Roma / İtalya)

San Paolo Kapısı'nın iki kapı parçasından birisi... Kapının tahtaları çok eski görünse de tabi ki antik Roma'dan kalma falan değil. (Roma / İtalya)

Caracalla Hamamları... Antik Roma merkezinin epeyce dışında... Romalı asillerin ömürlerini uzattıkları mekân... Ömürlerinin neden ve nasıl uzadığını da gidince anlayacaksınız. (Roma / İtalya)

Evlerle, şehir surlarının iç içe geçmiş hâli... (Roma / İtalya)

Sancta Sanctorum Şapeli içerisindeki Scala Santa Merdivenleri'ni dizleri üzerinde tırmanan Hıristiyanlar... Bu 28 basamağı "İsa'nın yargılanmaya giderken tırmandığına" inanılıyormuş. (Roma / İtalya)

Sancta Sanctorum Şapeli'ndeki bir kapı... İnsan yüzü gibiydi... (Roma / İtalya)

Şapelin "kutsal emanet" bölümü... içerideki İsa resminin (Acheiropoeton) bir melek tarafından el değmeden yapıldığına inanılıyormuş. (Roma / İtalya)

Şapelin, çıkışın tam da yan tarafına ve aynı hizaya denk gelen, iniş merdivenleri... (Roma / İtalya)

Şapelin merdivenlerinin güneş görmesi için yapılan pencerelerden birisi... (Roma / İtalya)

Vaftizci Yahya ve İsa... Şapelin giriş kapısı önünde ve iniş ile çıkış merdivenlerinin başında yer alıyor. (Roma / İtalya)

Laterano Sarayı... Vaktiyle Şapel ile Saray birleşikmiş. (Roma / İtalya)

Laterano Sarayı'nın tepesinde yer alan "Dört İncil Yazarı" azizin heykellerinden birisi... (Roma / İtalya)

Yine Saray'ın tepesinde yer alan İsa heykeli... (Roma / İtalya)

Saray'ın çatısındaki Dört İncil Yazarı'ndan birisi daha... (Roma / İtalya)

Laterano Sarayı'nın tam karşısında bulunan parktaki heykeller... Acı çeken papazlar tanrıdan af dilerken... (Roma / İtalya)

Roma Colosseum'da bulunan büyük haç... Paganizme karşı Hıristiyanlığın zaferi simgelenmek istenmiş... (Roma / İtalya)

Colosseum'un tribünleri... İnsanı öylesine büyülüyor ki (asla abartı değil), yeterince motive olup gözlerinizi kapattığınızda o dönemleri sanki yaşıyormuşcasına kulaklarınıza çığlıklar geliyor. (Roma / İtalya)

Colosseum'dan Venüs Tapınağı'nın kalan parçasına bakış... Eminim ki ayakta kalsa Panteon kadar ihtişamlı olurdu. (Roma / İtalya)

Venüs Tapınağı'nın kubbesi... (Roma / İtalya)

Colosseum'dan Constantius Zafer tak'ına bakış... (Roma / İtalya)

Roma Forum'dan Vittorio Emanuelle II'nin Tanrıçası'na bakış... (Roma / İtalya)

Colosseum tribünlerinden aşağısı böyle görülüyor. (Roma / İtalya)

Colosseum kolidorlarında gezen turist kalabalığı... (Roma / İtalya)

Sol tarafta görülen üzeri kapalı bölüm (keza sanat gösterileri için sonradan düzenlenmiş) orijinal alan... Zeminde görülen odaların üzeri vaktiyle o zeminle kaplıymış. hayvanlar ve gladyatörler aşağıdan asansörlerle yukarıya (yani arenaya) taşınıyorlarmış. (Roma / İtalya)

Bir başka açıdan Colosseum... (Roma / İtalya)

Tarihte üzerinde Colosseum resmi olan paralardan birkaç örnek de yapının içerisindeki bir sergide mevcut... (Roma / İtalya)

Arenada dövüştürülen hayvanların kazıda çıkan kemikleri... (Roma / İtalya)

"La Grande Bellezza" filminin baş rol oyuncusunun filmde oturduğu ve filmin muhteşem bir sahnesinin geçtiği teras katı ev de Colosseum'un karşısındaydı. Onu da kareledim. (Roma / İtalya)

Yukarıdaki evin tarafından bakınca Colosseum böyle görünüyor... (Roma / İtalya)

Roma Forum'u tarafından bakınca (giriş kapısı yönü) Colosseum daha ihtişamlı durduğu kesin... (Roma / İtalya)

Palatino Tepesi'nden Roma forumu'na bakış... (Roma / İtalya)

Palatino Tepesi'nde yaz sıcağında susamış bir kuşu da kareledim... (Roma / İtalya)

Palatino Tepesi'nden Vittorio Emanuele II Anıtı'na bakış... (Roma / İtalya)

Palatino Tepesi'nden San Marco'ya (Vatikan) bakış... (Roma / İtalya)

Aynı yerden bir başka kareleme... (Roma / İtalya)

Biraz daha yaklaşıp, bu kez San Marco'yu sağa tarafa aldım... (Roma / İtalya)

Antik Roma kalıntıları arkasından San Marco'ya bakış... (Roma / İtalya)

Yine Palatino Tepesi ve yine başka bir açı... (Roma / İtalya)

Palatino Tepesi'ndeki mucizevî çeşmelerden birisi daha... Bu kez dişi Kurt Lupa figürü musluğa değer katmış... (Roma / İtalya)

Antik Roma'da araba yarışlarının yapıldığı alan... Aşağıdaki iki kareyle birlikte düşünülmeli... (Roma / İtalya)

Circus Maximus yarış alanına daha kazma vurulmamış... O alandan ne cevherlerin çıkacağını tahmin dahi edemiyorum. (Roma / İtalya)

Circus Maximus'un sağ bölümü... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'nden Caracalla Hamamları'na bakış... Objeyi yakınlaştırdım; bu kadar yakın değil tabi ki... (Roma / İtalya)

Duvar figürleri... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'ndeki antik alan ayrıca modern sanat eserlerine de sergilenme imkânı tanıyor. Karede görülen alan gibi pek çok yer, bu amaçla tasarlanmış... (Roma / İtalya)

Antik ve modern içiçe... (Roma / İtalya)

Modern sanat... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'nin daimi evsahiplerinden birisi... (Roma / İtalya)

Güvercin yorgunluk atıyor... (Roma / İtalya)

Bu fotoğrafı bir ironi eşliğinde kareledim. Arkada San Marco silüeti olduğunu düşünerek ironiyi/espriyi siz tahmin edin... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'nden Roma Forum'a bakış - 1... Kareleme soldan sağa... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'nden Roma Forum'a bakış - 2... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'nden Roma Forum'a bakış - 3... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'nden Roma Forum'a bakış - 4... (Roma / İtalya)

Tanrıça Vittorio atları sürerken... (Roma / İtalya)

Vesta Rahibeleri/Bakireleri Tapınağı/Evi... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi altındaki yer altı su kaynağı... Antik Roma'dan beri kurumamış... (Roma / İtalya)

Roma forum'daki Titus Zafer Takı'nın iç rölyefleri... 1950'li yıllara kadar bu Tak tepesine kadar toprağa gömülüymüş... (Roma / İtalya)

"Roma" deyince yol akla gelir. Şu yol 2100 yıllık iyi mi? (Roma / İtalya)

Heykelin arka fonu tamamen orijinal... (Roma / İtalya)

Roma Forum içerisindeki Santa Francesca Romana Kilisesi'nin içi... Biz içeriye girdiğimizde bir "vaftiz töreni" vardı. Rahatsız olunacağı düşüncesiyle bir iki kare alıp çıktık. (Roma / İtalya)

Bu kareye bayıldım. Santa Francesca Romana Kilisesi'nin gölgesi, yine kendisi kadar meşhur Çan Kulesi'nin üzerine düşmüş. Ben başında mğfer olan bir savaşçıya (Germen Askerî miğferi gibi) benzettim. Algı çeşitli olabilir tabi ki... (Roma / İtalya)

Pencereler... (Roma / İtalya)

Bunu da tek olarak aldım... (Roma / İtalya)

Constantinus ve Maxestius Bazilikası'nın üzerine tüneyen martı... (Roma / İtalya)

Güneş batıyordu ve ortaya yukarıdakiyle birlikte bu iki kare çıktı... (Roma / İtalya)

Colosseum'un bu kez Roma Forumu tarafından çektiğim bir başka fotoğrafı... (Roma / İtalya)

Roma eski ve yeni Forum arasındaki trafiğe kapalı yolda sokak sanatçıları hünerlerini sergilerken... Bu kadın Michael Jackson'ın "Bad" şarkısı eşliğinde o elindeki kuklayı nasıl güzel dans ettiriyordu anlatmam mümkün değil. (Roma / İtalya)

Yine aynı yol üzerinde bir başka sokak sanatşısı daha... (Roma / İtalya)

Gün batarken bir sütun üzerinde, elinde zeytin dalı olan bir melek heykeli... (Roma / İtalya)

Marcus Aurellus Sütunu... Muhteşem bir sanat eseri... Sütun üzerindeki kabartmalarda Aurellus'un yaptığı savaşlar ve kazandığı zaferler betimlenmiş. Rönesans'ta sütunun tepesine St. Paul'un heykeli dikilmiş... (Roma / İtalya)

Vittorio Emanuele II Anıtı'nın cepheden görünüşü... (Roma / İtalya)

V. E. II'nin önündeki Kral Vittorio heykelinin gece aydınlatılmış haliyle görünüşü... (Roma / İtalya)

Colosseum'un gece ışıklandırılmış hâli... Dolunay da doğanın hediyesi... (Roma / İtalya)

Bir de bu kareleme var. (Roma / İtalya)

Başka bir açıdan ve yine Tanrıça Vittorio heykeli... (Roma / İtalya)

Colosseum'un ara katlarının tavan görüntüsü... Elektrik kabloları şu gördüğünüz biçimde gizlenmiş(?) ve yapıya uygun bir asimetri yapılmaya çalışılmış... (Roma / İtalya)

Yine Colosseum... Fakat bu kez daha geniş bir açıdan... (Roma / İtalya)

Bu da başka bir kare... (Roma / İtalya)

Vesta Rahibeleri'ne adanmış heykellerden birisi... (Roma / İtalya)

Kastor ve Polluks Tapınağı'nın korint sütunları... (Roma / İtalya)

Aynı Tapınağın sütunlarını bu kez güneşi arkasına alarak çektim... (Roma / İtalya)

Önde bir kalıntı, arkada Titus Zafer Takı... (Roma / İtalya)

Satürn Tapınağı'nın ön cephesinde yer alan sütunlar... (Roma / İtalya)

Roma yol, yol Roma demek... (Roma / İtalya)

Septimus Severus Zafer Takı... (Roma / İtalya)

Tak'ın alt tarafındaki figürler... (Roma / İtalya)

Zeytin dalları arasından Satürn Tapınağı'na bakış... (Roma / İtalya)

Roma Forum'u...
Antonius ve Faustina Tapınağı... Hıristiyan Roma'nın işgal ettiği bir muhteşem tapınak daha... (Roma / İtalya)

Çok net görülmekte ki, Tapınağın ön sütunları kilisenin giriş bölümüne alınmış... Kilise olarak nasıl da sırıtıyor. (Roma / İtalya)

Tepedeki haçı şu şekilde bir açıdan kareledim. (Roma / İtalya)

Antik Roma yolu üzerindeki su gideri... (Roma / İtalya)

Constantinus ve Maxentius Bazilikası'ndan kalan son parçalar... Bu yapının değerli mozaikleri San Marco'ya götürülmüş. (Roma / İtalya)

Antik roma yapıları türlü eklemelerle dolu... Örneğin bunun gibi... Tepedeki heykeller Hıristiyanlığa ait... (Roma / İtalya)

Siz sormadan ben söyleyeyim: Hayır, namaz kılmıyor... (Roma / İtalya)

Palantino Tepesi'ndeki bir çam ağacının kökleri... Roma Forum'u iki kez gezdik. Bu kareler ikinci tura ait... (Roma / İtalya)

Dişi Kurt Lupa'nın modern anlatımı... Sefil bir sokak köpeği biçiminde anlatılmış... (Roma / İtalya)

Yüzdeki ifade, efsanevî bir kurttan çok, bir sokak köpeği görüntüsünde... (Roma / İtalya)

Muhteşem bir eser, ben çok beğendim... Bu bir duvar ve Meryem "bebek İsa"yı elinden aşağıya bırakıyor. (Roma / İtalya)

Şöyle de alttan çektim. Hep kucağında koruduğu resimlerine alışığız ya, bu çok radikal geldi; fakat sonuç itibarıyla düşünce işi... (Roma / İtalya)

Yine bir eleştirel eser... modern İtalya'nın kurucusu lider Garibaldi, bir "dilenci gibi" avuç açmış yardım bekliyor. (Roma / İtalya)

Roma'nın insana alışmış martıları... Elinizde yiyecek görmesinler, hiç affetmiyorlar benden söylemesi... (Roma / İtalya)

Şu bakıştaki kararlılığa da bakın... (Roma / İtalya)

Önünde büyük bir meydan bulunan, içerisi ise bir kiliseden çok muhteşem bir sanat galerisi olan Santa Maria Novella Bazilikası... (Floransa / İtalya)

Muhteşem vitrayların önündeki meşhur Giotto'nun Çarmıhı... (Floransa / İtalya)

Bazilika'nın güneş kursu... (Floransa / İtalya)

Bazilika'nın mermer meleklerinden birisi... (Floransa / İtalya)

Bazilika içerisindeki şapellerden birisi... (Floransa / İtalya)

Bazilika'nın göz alıcı süslemeleri... (Floransa / İtalya)

Tavandaki kubbe geçişleri muhteşem... (Floransa / İtalya)

Santa Maria Novella Bazilikası'ndaki muazzam Giotto'nun Çarmıhı... (Floransa / İtalya)

Bazilika'nın yayıldığı arazi oldukça geniş ve içerisinde azizlerin gömüldüğü bir de mezarlık var... (Floransa / İtalya)

Mezarlığın bir başka açısı... (Floransa / İtalya)

Bir azize mezarının üzerini, azizenin heykeli de süslüyordu. Gözleri sanki birazdan bize dönecek gibi bakıyordu... (Floransa / İtalya)

Bazilika içerisindeki şapellerden birisi daha... (Floransa / İtalya)

Tavan süslemeleri... (Floransa / İtalya)

"İsa'nın çarmıha gerilişini" anlatan şapelin duvar süslemeleri... (Floransa / İtalya)

İsa çarmıhta... Yakın dönemden bir çalışma... (Floransa / İtalya)

Bazilika'nın boş bir salonunu (hem de kimse yokken) yakaladım ve simetrik bir kare çekmeye çalıştım... (Floransa / İtalya)

Bazilika'nın çevresini sınırlayan duvarların iç kısımlarına, 17 ve 19. yy. dönemlerinde Eski Ahit ve İncil'deki olayların tasvir edildiği resimler yapılmış. (Floransa / İtalya)

Bir tavan kirişi süslemesi... (Floransa / İtalya)

Bazilika'nın içerisinde ayrıca orta büyüklükte bir müze de var ve çeşitli resim, heykel ve azizlerin kişisel eşyaları burada sergileniyor... (Floransa / İtalya)

Muhteşem Battisterio di San Giovanni Vaftizhanesi... Floransa'ya günübirlik geçtiğimiz için vakitsizlikten içerisini gezmeyi bir sonraki İtalya turumuza bıraktık... (Floransa / İtalya)

Floransa'daki en eski yapılardan olan bu Vaftizhane'de pek çok meşhur katolik (ünlü Medici Ailesi'nin tüm fertleri ve Dante Alighieri gibi) burada vaftiz edilmiş. İncil'den öykülerle dolu yapının kapıları da kendisi kadar meşhur... (Floransa / İtalya)

San Lorenzo Bazilikası... (Floransa / İtalya)

Floransa'da bir binanın içerisinde kapalı bir çarşı da mevcut. Hediye almak, yemek ve içmek için harika ve hani şöyle diyeyim "yok, yok"... (Floransa / İtalya)

Bu kareyi McDonalds'ın cam ekranından çektim. Budalar'ın güreştirilip, dövüştürüldüğü bir reklâm filmi yapmışlar ve restoranın cam ekranında gösteriyorlardı. Komik ve ilgi çekiciydi. Gün gelir Budistler'den birisi "inancıma saygısızlık" diye beline bomba bağlayıp içeriyi havaya uçurur mu bilemiyoruz... (Floransa / İtalya)

Floransa'nın güzel meydanlarından birisi daha... (Floransa / İtalya)

Bir çeşme süslemesi... (Floransa / İtalya)

Galleria Dell'Accademia'nın en önemli yapıtı: Michelangelo'nun Davut Heykeli... Galeri'nin koridorlarından birinden sağa dönünce tam da şöyle bir görüntü sizi bekliyor. Sağlı sollu Michelangelo'nun yarım kalmış mermer heykelleri yer alırken, yolnu hemen sonunda başyapıt dimdik ayakta sizi bekliyor. Galeri'nin en kalabalık yeri de burası zaten... (Floransa / İtalya)

Yarım kalmış bir Michelangelo eseri... (Floransa / İtalya)

David (Davut) Heykeli... Çok etkileyici olduğunu söylememe bilmem gerek var mı?... (Floransa / İtalya)

Golyat'a saldırmaya karar veren muzaffer genç Davut... Rönesans'ın "insanın zaferi" olduğunun muhteşem anlatısı... (Floransa / İtalya)

Michelangelo "ilahi yaradılışı" taklit etmek istercesine kimsenin el sürmeye cesaret edemediği beş metrelik bir mermerden bu başyapıtı çıkarmış. (Floransa / İtalya)

İnsan bedeninin mükemmelliğinin anlatısı, mükemmel insan oranı... Michelangelo'ya göre "heykel zaten mermer bloğun içerisindedir, o sadece fazlalıkları atmıştır." (Floransa / İtalya)

Golyat ile mücadele için vücudunu yağlayan Davut... (Floransa / İtalya)

Yakın çekim... (Floransa / İtalya)

Floransa'da bir sahaf da bulduk. İnanılmaz çizgi roman koleksiyonları vardı. Fiyatları hiç sormayın. Euro 4,30 olunca insan dört kere düşünüyor. (Floransa / İtalya)

Di Santa Croce Kilisesi... Kilise içerisinde Michelangelo, Galileo, Machiavelli ve Dante'nin mezarları da var. (Floransa / İtalya)

Kilise önündeki Dante Heykeli... (Floransa / İtalya)

Kilise tepesinde haç tutan melekler... (Floransa / İtalya)

Floransa'da pek çok köprü de mevcut... Bu balıkçıl da köprü altına beslenmeye gelmiş... (Floransa / İtalya)

Balıkçıl gibi ördekler de karnını doyurma derdindeydi... (Floransa / İtalya)

Başka bir kare... (Floransa / İtalya)

Balıkçıl yakın çekim... (Floransa / İtalya)

Modern Sanat Galerisi... (Floransa / İtalya)

Nehir kenarlarındaki sokak lambalarının alt kısmı şu biçimde... (Floransa / İtalya)

Ponte Vecchio Köprüsü üzerindeki tarihi güneş saati... (Floransa / İtalya)

loggia Del Lanzi Sanat Galerisi önündeki heykeller... önündeki meydanı adı: Piazza Della Signoria... (Floransa / İtalya)

Loggia dei Lanzi de yer alan en etkileyici ve dikkat çekici eser Benvenuto Cellini tarafından yapılan Perseus’un Medusa’nın başını kopardıktan sonra havaya kaldırdığı heykel... (Floransa / İtalya)

Medusa'nın başı havada... (Floransa / İtalya)

Kopya bir Davut heykelinin önnüdeki aslan figürü... (Floransa / İtalya)

Cellini'nin Perceus'una cepheden bakış... (Floransa / İtalya)

Meydan kopya heykellerle de dolu... (Floransa / İtalya)

Kanımca güzel bir anlatı oldu... Önde bir tarihi bir figür, arkasında modernizmin sembollerinden birisi... (Floransa / İtalya)

Küçük bir havuzun su fıskiyesi... (Floransa / İtalya)

Floransa Tren İstasyonu'nun yanındaki devasa bayrak... Gün bitiyor ve artık Roma'ya dönme vakti... (Floransa / İtalya)

Roma sokaklarını süsleyen dikilitaşlardan birisinin üzerindeki zeytin dalı taşıyan melek figürü... (Roma / İtalya)

Collessium, bir başka açıdan... (Roma / İtalya)

Vincoli semti... San Pietro Kilisesi'ni arama turlarımızdan bir kesit... İster inanın ister inanmayın çok aradık ve kiliseyi tamamen tesadüf eseri bulduk. Kilise şu evin altındaki merdivenli aralıktan geçince solda karşınıza çıkıyor. O aralık dikkatimizi çekmese, biraz daha dolaşacaktık.. (Roma / İtalya)

Michelangelo'nun diğer bir başyapıtı: Boynuzlu Musa Heykeli... San Pietro Kilisesi içerisinde.... (Roma / İtalya)

Mezar anıtını merkezinde bulunan Hz. Musa, bir elinde On Emir diğer eliyle de sakalını tutmakta. Musa uzun sakallı ve bıyıklı. Kaslı ve heybetli bir duruşu var. Yüzünde ona ihanet eden İsrail oğullarına duyduğu öfke gizli. Dizinde yer alan kumaşın her kıvrımı ustalıkla yapmış. Heykelde ışık-gölge oyunları mevcut. Hz. Musa fiziksel olarak abartılmış. Heykellerin hepsinde Antik Yunan ve Roma döneminin özellikleri görülüyor. Dahası Hz. Musa’nın başında iki boynuz bulunmakta. Bu boynuzlar Rönesans döneminde yapılan çeviri azizliğine uğramış. Bu yüzden İtalyanlar, Traduttari veya Tradittori (çevirmen haindir) diye özlü sözleri bulunmakta... (Roma / İtalya)

Şimdi aşağıya doğru birkaç kareyi farklı çekim şekilleriyle şöyle denedim... (Roma / İtalya)

Gölgenin ardındaki Musa...

Işık ile birlikte aldım...

Çift melek ile birlikte...

Yatay çekim...

San Pietro Kilisesi'nin tavan süslemeleri... (Roma / İtalya)

"Gelati" adındaki bu araçlar, Roma'nın her yerinde var. Tamamen Bangladeşliler'in elindeki bu sektör, turistlere teze meyve, yiyecek ve içercek sağlıyor. Fiyatlar da ona göre... (Roma / İtalya)

Bizi bizden alan semt: Trastevere... Gece çekimleri... (Roma / İtalya)

Trastevere sokakları... (Roma / İtalya)

Trastevere'de bir ev... (Roma / İtalya)

Yine Trastevere'de bir sokak lambası... (Roma / İtalya)

Trastevere'de bir mimarlık bileşkesi... (Roma / İtalya)

Tiber Nehri üzerindeki Trastevere ile yahudi Mahallesi'ni bağlayan köprülerden birisi... (Roma / İtalya)

Sokaklarda öylesine dolaşırken rastladığımız bir binanın içerisine daldık ve karşımıza şunlar çıktı... (Roma / İtalya)

1) Şimdi bu karelemeyi birkaç açıdan ve farklı çekimlerle yaptım. Hemen hemen hepsi iyi oldu... (Roma / İtalya)

2)

3)

4)

5)

6)

7)

8) Bir de bu açı var tabi... (Roma / İtalya)

9) Çok sevmişim bu kareyi... :)

10)

Aynı yapının içerisinden görüntülere devam... (Roma / İtalya)

Santa Maris in Cosmedin'deki Bocca Della Verita (Hakikatin Ağzı) gibi meşhur olamamış bahtsız bir çeşme ağzı... (Roma / İtalya)

Tepede bir Roma kartalı var... (Roma / İtalya)

Roma sokaklarındaki duvar lahitlerinden birisi... (Roma / İtalya)

San Maria in Portico Kilisesi içerisindeki çarmıhtan indirilmiş İsa heykeli... (Roma / İtalya)

Başta evsizler olmak üzere, kimsenin oturmaması için pencere önüne konulmuş demir kazıklar... (Roma / İtalya)

Çıkartmalarla süslenmiş bir depo kapısı... (Roma / İtalya)

Gözlerim ilginç bir kare araken çatı katı dairelerinden birisinin odasındaki bu güzel abajurla göz göze geldik... (Roma / İtalya)

"Su gibi aziz olmasını" dileyip eski Romalılar'ın anısına şükranlarımızı ilettiğimiz bir mahalle çeşmesi daha... (Roma / İtalya)

Tiber üzerindeki köprülerden birisi... (Roma / İtalya)

Bebek arabasına sığan sokak sanatçısı... İlk gördüğünüzde epey irkiliyorsunuz haberiniz ola... (Roma / İtalya)

Gece ve Trastevere sokakları... Roma Surları'nın üzerine "Meryem ve Bebek İsa" figürünü çakmışlar yine... (Roma / İtalya)

Castel Sant Angelo Kalesi (Kutsal Melek Kalesi)... Papalar'ın Vatikan ile arasında gizli geçitler vasıtasıyla güvenliklerini sağladıkları Kale... Kalenin önündeki meşhur Ponte Sant Angelo da (Hadrian Köprüsü) sağda görülüyor. (Roma / İtalya)

Castel Sant Angelo Kalesi içerisindeki savaş araçlarından birisi: Mancınık... (Roma / İtalya)

Kalenin içerisinde çok başarılı bir "savaşçı melek" heykeli... Kanatları bronz, vücudu mermer, etkileyici... (Roma / İtalya)

Castel sant Angelo Kalesi'nin Papa Odaları'ndan San Marco (Vatikan) manzarası... (Roma / İtalya)

Oda duvarlarından birisindeki aslan figürü... (Roma / İtalya)

Kale'den San Marco manzarası... (Roma / İtalya)

Bir başka odadan şöyle de bir "parmaklıklı" kare yakaladım... (Roma / İtalya)

Saniyelik bir kareydi benim için. Üstelik "izinsiz" bir kare olduğu için de çok riskliydi. Anlık bir çekim oldu. Doğru dürüst ayar yapamadan bastım deklanşöre... Ortaya bu çıktı. Bu Uzakdoğulu genç kadın San Marco'yu çekerken, ben de onu kareledim. Fena olmadı... (Roma / İtalya)

Roma'nın insana fazlasıyla  alışmış martılarından sadece birisi... Yer: Castel Sant Angelo Kalesi'nin tepesindeki teras; arkada Roma manzarası... (Roma / İtalya)

Kale adını, Papa Büyük Gregorius’un burada Melek Mikail’i gördüğü "dinsel deneyim"den aldığı için tepeye de melek heykelini resmen çakmışlar. "Çakmışlar" diyorum çünkü, yapının aslı antik Roma İmparatorluğu'na dayanıyor. Yani Hıristiyanlığın yok ettiği bir Roma eseri daha... İmparator Hadrian ve ailesinin külleri de bir zamanlar burada bulunsa da şu an nerede olduğu bilinmiyormuş. Bronz Melek Heykeli ise, 18. yüzyıl Flaman heykeltıraşı olan Pieter Verschaffelt’e aitmiş. (Roma / İtalya)

Castel Sant Angelo içerisindeki odalardan birisi... (Roma / İtalya)

Kale içerisinde ufak sayılabilecek bir de müze var. Rönesans Hümanizminin önemli ismi İtalyan Giovanni Boccacio'nun Decameron'unun ilk kopyalarından biriyle karşılaşmak resmen tüylerimi diken diken etti. Karede görünmüyor ama cam arkasında nasıl bir elektronik koruma var, tahmin edersiniz herhalde... (Roma / İtalya)

Kale'deki odalardan birinde İsa'nın ölü bedeni başında toplananların heykelleri yapılmış. (Roma / İtalya)

Kale'nin gezi sonrası çıkış kapısı... (Roma / İtalya)

Roma sokaklarından bir duvar figürü... (Roma / İtalya)

Dünyaca ünlü Trevi Çeşmesi (İtalyanca: La Fontana di Trevi; Türkçesi Üçyol Çeşmesi; Aşk Çeşmesi olarak da biliniyor.) Heykeller ve mimari göründüğü üzere muhteşem... (Roma / İtalya)

Bir oyuncakçı dükkânının yanına "hatıra fotoğraf çektirilmesi" için bırakılan Pinokyo... (Roma / İtalya)

Trevi Çeşmesi çevresinde günün her saatinde insan kalabalığının olduğu rahatlıkla söylenebilir. (Roma / İtalya)

Trevi Çeşmesi karşısındaki Vincenzo e Anastasio Kilisesi'ndeki Meryem heykeli... (Roma / İtalya)

Vittorio Emanuele II (Altare della Patria- Ulusun Mihrabı) Abidesi... Yapı Roma'nın tam merkezinde ve karede göründüğünden de ihtişamlı... (Roma / İtalya)

Anıtın ortasındaki Kral II. Vittorio Emanuele'nın heykeli... (Roma / İtalya)

Abidenin iki yanında Tanrıça Victoria'nın sürdüğü dört at heykeli var. Birisi üstte... (Roma / İtalya)

Diğeri de bu.. (Roma / İtalya)

Abidenin önünde dalgalanan bayrak... (Roma / İtalya)

Heykeller heykeller... (Roma / İtalya)

Colosseum yanındaki Constantinus Zafer Tak'ı (M.Ö. 315)... (Roma / İtalya)

Gece ve Colosseum... (Roma / İtalya)

Colosseum'un katlarında gezinirken çektim bu kareyi... Güzel oldu vesselâm... (Roma / İtalya)

Colosseum'un içi... Gladyatörlerin dövüştüğü alanın tribünlerden görüntüsü... (Roma / İtalya)

Yine aynı alan ama bu kez başka bir bakış açısı ve ışıkla... (Roma / İtalya)

Otelimizin tuvaleti... Birini anladık da ötekini bir türlü anlamadık. "Ayak yıkamak" için diyorlar, o da pek anlamlı görünmedi ama "kültürel fark" deyip geçtik... (Roma / İtalya)

Roma'nın muhteşem balkonlu evleri... Bu evler merkez dışında, tarihi merkezdekilerin balkonları daha güzel tabi ki... (Roma / İtalya)

Arrivederci ROMA... Sevdalandık sana, tekrar görüşmek dileğiyle...


********** Venedik (23 Nisan - 28 Nisan 2017) **********
Uçaktan Venedik...

San Marco Meydanı'ndaki çan kulesinin tepesindeki melek heykeli... (Venedik / İtalya)

San Marco Meydanı'ndaki çan kulesinin tepesi... (Venedik / İtalya)

Adaletin "şaşmaz" terazisi ve onun koruyucusu aslanlar... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali ve Meydanı... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali üzerindeki "dört incil yazarından biri olan" Aziz San Marco'nun heykeli... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali üzerindeki heykeller... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali üzerindeki heykeller... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali üzerindeki heykeller... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali duvarındaki aziz ve aslan figürleri... (Venedik / İtalya)

Venedik Dükalığı'nın sembolü aslan... Bu kaide, San Marco Meydanı'nın girişinde yer alıyor... (Venedik / İtalya)

San Marco Meydanı girişindeki figürlerden birisi... (Venedik / İtalya)

Venedik Dükalığı'nın sembolü aslan... (Venedik / İtalya)

Şehir içi ulaşımda otomobil olmadığı için otelin kanala açılan kapısında gondol bekleyen bir çift... (Venedik / İtalya)

Veee tabi ki maskeler... Öyle muhteşemler ki (klasik deyimle) anlatılmaz, görmek lazım... (Venedik / İtalya)

"Hand made" bebek satan bir dükkânın vitrini... (Venedik / İtalya)

Kanallar gece olunca bir başka güzel... (Venedik / İtalya)

Meşhur The Libreria Acqua Alta sahafının fotoğraf çektirilen arka bölümü...  (Venedik / İtalya)

Venedik'te sokaklar arası geçişler buna benzer yüzlerce köprü ile sağlanıyor... (Venedik / İtalya)

Rialto Köprüsü'ne yaslanmış şehir sakinlerinden birisi... (Venedik / İtalya)

Venedik kadar bir başka ünlü Rialto Köprüsü... (Venedik / İtalya)

Rialto Köprüsü'nden Büyük Kanal'a bakış... Turistlerin neredeyse tamamı, bu taraftaki açıya bakıp fotoğraf çekiyordu. Kanalın diğer görüş açısı aşağıda... (Venedik / İtalya)

Venedik'in "Büyük Kanal"ı... Bu kareyi Venedik'in meşhur Rialto köprüsü'nden çektim... (Venedik / İtalya)

Çan kulesi... Yanındaki çanak antenler de fotoğraftaki eğreti nesneler olarak yerini almış. (Venedik / İtalya)

Evlerin köşelerindeki sokak lambalarındaki estetiğe dikkat buyurur muyuz?... (Venedik / İtalya)

Belki yüzlerce kilise gezdim ama kırmızı tonun bu kadar yoğun kullanıldığı bir kilise anımsamıyorum. Ayrıca "1984'ün setinde" gibi hissettim kendimi... (Venedik / İtalya)

Dilekler kimbilir nerelere uzanıyor... (Venedik / İtalya)

Umumî manzara... (Venedik / İtalya)

Venedik (malumunuz) martı cenneti bir yer... Bu kardeş de birazdan uçuşa geçecek... (Venedik / İtalya)

Kıyıdaki gondol bağlama kazıkları... (Venedik / İtalya)

Venedik sahilindeki gondollar... (Venedik / İtalya)

Venedik evlerinin duvarları böyle figürlerle dolu... (Venedik / İtalya)

Sanat ve Venedik, sanki ayrılmaz bir ikili gibi... (Venedik / İtalya)

Venedik Üniversitesi'nin iskelesi. Biraz daha uzun olsaydı ve ışık hüznesi daha net yansısaydı, daha güzel bir fotoğraf olabilirdi... (Venedik / İtalya)

Bizler resim çizerken yüze ifade vermekte zorlanırken, bronza ifade verene saygı duymak gerekli... (Venedik / İtalya)

İdam mahkumlarının infaza giderken geçirildiği (iddia edilen) bağlantı noktası... Venedik'te en çok fotoğraflanan yerlerden birisi... (Venedik / İtalya)

Yakın çekim... (Venedik / İtalya)

Venedik'in sembolü aslan, bir gondolun ucunda... (Venedik / İtalya)

San Marco Meydanı'na akşam çöküyor... (Venedik / İtalya)

Venedik şehrinin meşhur kitapçısı The Libreria Acqua Alta'nın kara kedisi... Eğer giderseniz mutlaka gezilmeli... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali'nin içerisi... (Venedik / İtalya)

San Marco Katedrali'nin içerisindeki aziz mezarlarından birisi... (Venedik / İtalya)

Kıyameti haber veren İsrafil "sür düdüğü"nü çalıyor... (Venedik / İtalya)

Şu heykel sanatı beni benden alıyor. (Venedik / İtalya)

Bir kilisenin salonundaki sergiye denk geldim. Müzik aletleri sergisiydi ve epeyce eski müzik aletleri vardı. (Venedik / İtalya)

Melek figürü... (Venedik / İtalya)

Elinde İncil taşıyan İsa; tavan süslemesi... (Venedik / İtalya)

Accademia Di Belle Arti'nin muhteşem salonlarından birisi... (Venedik / İtalya)

Giovanni Battista Tiepolo tablosu önündeki kadın... (Venedik / İtalya)

Accademia Di Belle Arti Venice... (Venedik / İtalya)

Şehir suretleri... (Venedik / İtalya)

Venedik Donanma Komutanlığı'nın girişi... (Venedik / İtalya)

Venedik Donanma Komutanlığı'nın duvarındaki saatlerden birisi... (Venedik / İtalya)

Venedik Donanma Komutanlığı'nın önündeki Poseidon (Okyanus Tanrısı) heykeli... (Venedik / İtalya)

San Marco'nun karşı yakasında, tüm ihtişamıyla duran ve bizim gezemediğimiz bir kilise daha... (Venedik / İtalya)

"Gök kubbeyi sırtında taşıma" cezası verilen Atlas... (Venedik / İtalya)

Aziz San Marco, bir kilisenin daha tepesinde... (Venedik / İtalya)

Ağaçlar arasından San Marco Kulesi'nin tepesindeki altın sarısı melek... (Venedik / İtalya)

Kalk gidelim küheylan... (Venedik / İtalya)

Venedik Kiliselerinden birisinin kubbesi... (Venedik / İtalya)

Venedik Sınırlı Sorumlu Gondolcular Odası :) ... (Venedik / İtalya)

San Marco Meydanı'nın girişi... (Venedik / İtalya)

Resmî binalardan birisi... (Venedik / İtalya)

Belli ki, bir miktar Socrates hayranı Venedik'te mevcut... (Venedik / İtalya)

Mutlaka başka örnekleri de boldur ama insan bu şehrin "nasıl olup da su üzerinde kalabildiğine" hayret ediyor... (Venedik / İtalya)

Büyük kanal... (Venedik / İtalya)

Kanallar... Tüm ulaşım bu kanallar yoluyla yapılıyor... (Venedik / İtalya)

Kanallar... (Venedik / İtalya)

Klasik Venedik mimarisi... . (Venedik / İtalya)

Kanallar... (Venedik / İtalya)

********** Aralık - 2016 **********

Her canlı bir biçimde ekmek peşinde... (Dersim)

Bakmayın "kuş" olduğuna; inanıyorum ki şu saksağan kalıbına göre, tanıdığımız ya da rasladığımız pek çok insandan daha zeki... (Dersim)

Şunu da hesaba katalım: Kış sadece fakirin ve emekçinin üzerine çöker... (Dersim)

Kar ve kış üzerine dökülen merhiyeler ve kurulan fantaziler, bir orta sınıf yalanı; bir küçük burjuva palavrasıdır... (Dersim)

Öylesine bir kare... (Dersim)

Penceremizden bu seneki ilk kar manzaramız... (Dersim)

Munzur Suyu dondu... Dersim'de gece -13/-15, gündüz -4/-6 derecelerde seyrediyor... (Dersim)

Tüm canlılar için kışın hayat bir o kadar zor... (Dersim)
 
Mütevazilik mi, gerçekçilik mi, ironi mi bilemedim... (Dersim)

Nikon yanımda olsa daha net ve güzel bir kare olacaktı... (Sur / Diyarbekir)

Barbarlık ve medeniyet... (Örenönü / Dersim)

Doğanın yasaları, insanın yıkıcılığı... (Örenönü / Dersim)

******* FOÇA - KOZBEYLİ FOTOĞRAFLARI ******* 
(Eylül - 2016)
Foça çarşısında eski bir ev ve bu eski yapıya dair ne varsa onu plastik ile kaplamış işkalci bir esnaf... Güzel ve çirkin... ( Foça / İzmir)

Bizler gibi Kurban Bayramı tatilinde soluğu Foça'da almış İzmir ahalisi... ( Foça / İzmir)

Foça Limanı'ndaki tunçtan yapılmış "balıkçı" heykeli... Ağlarını atmış, kısmetini çeken adam... ( Foça / İzmir)

Uçurtma kuyruğunda kutsal bir yükün ağırlığıyla havalanmış... ( Foça / İzmir)

Foça Surları ve Güneydoğu mimarisini andırır bir cami minaresi... ( Foça / İzmir)

Eski Foça evleri... Restore edilmiş ve edilmeyi bekleyen yan yana... ( Foça / İzmir)

Foça'daki pek çok taş bina gibi bu yapı da bakım bekliyor. Sahipleri kilidi vurmuş gitmiş. Böylesi binaların tadilatı zor ve masraflı olduğu için (aslına uygun olarak bir mimarın projelendirmesi gerekiyor vs. vs.) sahipleri öyle kolay kolay el de atamıyor. ( Foça / İzmir)

Foça'da dondurma çilesi... "Sakızlı dondurma" yemeden gitmek istemeyen kitle, en az yarım saat sıra beklemeyi göze alarak buradan dondurma alıyordu. Fiyat: Bir top 3 TL... ( Foça / İzmir)

Kozbeyli'de köyü ziyarete gelenlerin oturup "dibek kahvesi" içecekleri bir sürü mekân var. Biz "en iyisi orasıdır" diye tarif edilen yere gittik. Ben de buranın tabelasının fotoğrafını çektim. Kahve gerçekten iyiydi; mekân da güzel düzenlenmiş. Biz gittiğimizde mekân çok kalabalıktı ve oturacak yer bulmak zordu. Bu yüzden biraz dışarıda bekledik. (Kozbeyli / Foça / İzmir) 

Mekânın mutfağının arkasındaki asıl mutfak... Şehirli züppelerin "nostalji tutkusu"nu depreştirecek unsurlarla destekli bu mutfak, eskiyi çağrıştırması için bazı nesneler de donatılmış. Dantelli tabaklık; bakır ve toprak çaydanlıklar; tahta baharat kapları; nazarlık vs. vs. Tursil bulaşık deterjanı da olaydı iyiydi :) (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Mutfağın arkasında hem depo olarak kullanılan hem de çalışankların yemek yediğini tahmin ettiğim bir oda da var. Burası da otantik biçimde düzenlenmiş. İşyeri sahibi "eski" olduğunu düşündüğü/öyle görünmesini istediği ne varsa duvara asmış... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Mekânın kışlık bölümü (içerisi) eski ve yeni Atatürk fotoğraflarıyla dolu... duvardaki fotoğraflar, bir özlemin yansıması, dışavurumu gibi... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Karmaşada saklı düzen... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Kahvehanenin iç kısmındaki bir başka duvarı... Mutfak malzemeleri ile Atatürk fotoğrafları birbiri içine geçmiş. En büyük fotoğrafın "dua den Atatürk" olması da manidar... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Uhreviyat ve dünyevilik; yaratı ile gerçek... Acaba sedir ağacının inadı, ilerleyen yıllarda minareyi geçebilecek mi? (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Bir evin duvarlarını süsleyen ördek figürleri... Canlılarını vura vura neslini tüketince, sahtelerine kalmış insanlar... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Kozbeyli'ye yolu düşenleri bekleyen aktika dükkânlarından birisi... İçeride "fotoğraf çekmek yasak"... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Şehirli insanın hayali: Taş ev... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Ege'nin taş evleri... Rumlar'dan geriye kalan bir mimarinin izleri... Ev cephesi insan yüzü gibi yapılmış; kaşları bile var. (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Güzelim taş ev ve camın önünde bir mahpus kuş... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Muhabbet kuşlarının bitmeyen çilesi ya da esaretin bedeli... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Kozbeyli sırtlarında rüzgâr gülleri... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

Kozbeyli'den körfeze bakmak... (Kozbeyli / Foça / İzmir)

***************************************************************************************

Elaziz'de girdiğimiz YDS Sınavı dönüşü şehre 15 km kala bu muhteşem görüntüyle karşılaştık. Şiddetli bir yağmur sonrası geçtiğimiz yolun yakınında çift gökkuşağı çıkmıştı. Her zaman rastlanmaz bir güzellik... Cep telefonu ile panaromik çektim bu kareyi... (Dersim)

Bu tek kare... (Dersim)

 ***** ESKİ İZMİR'E TARİHİ VE SANATSAL BİR GEZİ *****
*BAYRAKLI, AGORA, BASMANE, TİLKİLİK, DAMLACIK, EŞREFPAŞA, VARYANT *
Arkeolog ve sanat tarihçisi iki arkadaşla Temmuz ortasında İzmir'in en eski semtlerinde bir tarih ve sanat gezisi yaptık. Bir yere kadar araçla, sonra yürüyerek epeyce bir yer gezdik. İtiraf etmeliyim ki, kendi adıma çok keyif aldım. İnsanın yaşadığı şehri tanıması, görmesi, öğrenmesi, not etmesi, merak etmesi muhteşem bir duygu. Önceki yıllarda parça parça ve bilinçsizce gezdiğimiz yerleri birkaç gün içinde plânlı ve bilinçli bir biçimde dolaştık. Gezdiğimiz her sokağına tarih, her semtine ıssız bir yanlızlık eşliğinde fakirlik çökmüş olan bu şehir, aslında (beylik olacak ama) çok daha fazlasını hak ediyor. Batılı ülkelerin elinde olsa neler neler yaparlardı bu semtlerde... Hepsi kültür yuvası olurdu bu evlerin... Biz ise ancak yıkılan yerleri "Toledo" yapmanın yapay vaadiyle avutuluyoruz.
Dahası geçtiğimiz sokaklardaki insanlar bizi, devlet ya da Belediye memuru zannetikleri için onların çok haklı istekleriyle de karşılaştık. Kimisi "kentsel dönüşüm"ün gelmesini, kimisi maddî yardım verilmesini, kimileri Belediye hizmetlerinin kötülüğünü, bazıları evlerin "koruma"dan kaldırılmasını (çünkü inşaat yapamıyorlar), başkaları fakirliği, işssizliği, kesilen suları vs. vs. bir sürü sorununu bizi gördükleri için bizlere anlattı. Çaresiz dinledik ama ne yapabiliriz? diye de ekledik.
Diğer taraftan bu semtlerde hâlâ daha eski komşuluk ilişkileriyle, sokak hayatı devam ediyordu ya da bize öyle geldi, bilemiyorum... Herkesin ilk derdi, bir an önce "daha iyi" bir yere taşınmaktı. Belli ki bizlere "otantik gelen" evler onların imkânsızlıklar yüzünden tıkılıp kaldıkları hapishaneler gibiydi. Yine de ben oralarda dolaşırken kendi çocukluğumu anımsadım. Çocuklar için bu semtler hâlen daha oyun oynamak için bazı avantajlara sahip...

Bu heykel pozlarını çok sevdim... Arka arkaya buraya ekledim. Bu karede heykeli netlemişim... (Bayraklı / İzmir)

Heykeli değil Körfez'i netleyince... (Bayraklı / İzmir)

Barış Parkı... (Bayraklı / İzmir)

Dayanışma... (Bayraklı / İzmir)

Kaidenin altında Nazım Hikmet'in dizeleri var: "Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" yazıyor... (Bayraklı / İzmir)

Barış Parkı'nın ihtişamlı heykeli... (Bayraklı / İzmir)
 
Bayraklı sırtlarından muhteşem körfez manzarası... (Bayraklı / İzmir)

Bayraklı tepesindeki BARIŞ ANITI... "Barış"a çok uzak bir ülkenin yalnız abidesi... (Bayraklı / İzmir)

Barış Parkı'ndaki BARIŞ ANITI... Fena değil, güzel tasarlanmış ve yapılmış... Ortasındaki asansörle yukarıya da çıkılyormuş ama biz ziyaret ettiğimizde çalışmıyordu ya da daha doğrusu çalıştıracak kimse yoktu... (Bayraklı / İzmir)

Barış Parkı'ndaki heykellerden birisi... Öyle değil ama "madenci anıtı" gibi duruyor... (Bayraklı / İzmir)

Barış Parkı'nın iki gözünü de kaybetmiş kedisi... Park görevlilerine göre "park civarına domuzlar geliyormuş geceleri, onlar çıkarmış kedinin iki gözünü..."... Bize hiç de inandırıcı gelmedi; bana daha çok yurdum insanının bu kez bir kedi üzerine yazdığı bir başka "kahramanlık" hikâyesi gibi geldi ya da kulaktan kulağa yayılan bir ortak yalan... Domuzun kediyle ne işi olabilir ki? Veya kediler çok çevik hayvanlardır ve aynı anda iki gözünü de çıkarabilecek bir darbeyi hangi kedi alabilir? Velhasıl-ı kelâm, efsane yürümüş gitmiş... (Bayraklı / İzmir)

Bir BARIŞ PARKI'nı gezerken aşağıdaki Onur Mahallesi'nde kuru otlar tutuştu ve yangın çıktı... (Bayraklı / İzmir)

Bayraklı'daki rotalarımızdan birisi de Saint Antoine Katolik Kilisesi'ydi. Kilise, gösterişsiz ve sade bir yapıya sahip; ülkedeki tüm Hıristiyan ibadet yerlerinde olduğu gibi tüm binaya bir korku hakim olmuş. Her pencere kalın demirler ve tel örtüler ile kaplı... İbadet günleri dışında açık değilmiş. Kiliseyle ilgili şu LİNK'lerde bazı bilgiler var: http://www.izmirkulturturizm.gov.tr/TR,90975/saint-antoine-katolik-kilisesi.htmlhttp://www.anadolukatolikkilisesi.org/izmir/bayrakli/texts/tarih2.htm / Kilisenin iki yanında vaktiyle "çan kuleleri", tepesinde de bir haç varmış. Bugün bunlar ortada yok: http://www.anadolukatolikkilisesi.org/izmir/bayrakli/images/1966%20chiesa.jpg (Bayraklı / İzmir)

Kilisenin ön cephesi... (Bayraklı / İzmir)

Kilisenin demir kapısı... Kapalı olduğu ve çağrılarımıza hiç kimsenin yanıt vermemesi üzerine içeriyi gezemedik... (Bayraklı / İzmir)

Eski Bayraklı fotoğraflarına baktığınızda, tıpkı bu karedeki gibi, hemen hemen tüm evlerin böyle taş duvarlarla çevrili ve bahçeli olduğunu görüyorsunuz. Bugün bu bahçelerden çok azı geriye kalmış ve neredeyse tamamı ranta kurban gitmiş. Yukarıda görülen evdeki bir sıkıntı ise taş evin çimento sıvayla kaplanması faciası... (Bayraklı / İzmir)

Bir taş ev... Kısa süreliğine de olsa empati kurun ve o taşları oraya tek tek ve büyük bir sabırla yerleştirdiğinizi düşünün... (Bayraklı / İzmir)
Nerede olsanız görürüm ben sizi... :) Not: Alttaki gökyüzünde bir şahin görmüş, onu dikkatlice ve korku dolu bakışlarla izliyor... (Bayraklı / İzmir)

Bayraklı'daki eski Rum evleri... Bugün bunların temiz olanları epeyce bir paraya satılıyormuş. bu da gayet temiz ve bakımlı görünüyor ama o klima da neyin nesidir orada? nasıl da göze batıyor... (Bayraklı / İzmir)

Bir bahçe duvarının altına yerleştirilmiş ve kim bilir nereden alınıp oraya getirilmiş bir taş!... (Bayraklı / İzmir)

Cumbalı Osmanlı mimarisi evler... Uzanacak şefkatli bir eli bekliyor.. (Damlacık / Varyant / Konak)

Tüm İzmir ahalisi gibi sıcaktan bayılmış semt kedileri... (Damlacık / Varyant / Konak)

Ne güzel bir ev... Nasıl güzel bir kavis verilmiş kısıtlı olan mevcut alana... (Damlacık / Varyant / Konak)

Damlacık'ın Arnavut Kaldırımlı sokakları... Öyle oluyor ki, bazen tellerden gökyüzüne odaklanmak zor oluyor. Evlerin tümünün hâli ise fazlasıyla harap... (Damlacık / Varyant / Konak)

Yaz sıcağında dik bir yokuş tırmandık; bu eski koltuk da tam yokuşun tepesinde gelen geçenin oturması için bizi bekliyormuş. Her ne kadar genel görüntüye ters dursa da onu kırmadık tabi... (Damlacık / Varyant / Konak)

Çevredekilerle konuştuk. Bu caminin şu gördüğünüz 3. sanayi işi garip minaresi tam 10 bin TL'ye mal olmuş. Tenekeden bir minare, sıkı bir rüzgârda yerden toplama garantili... Osmanlı'yı örnek aldığımızı iddia edebilir miyiz? Osmanlı'da şöyle bir minare yapan usta, insan içine çıkabilir mi? Bunu gören Vali /Kaymakam o ustayı sopasız gönderir miydi?... (Damlacık / Varyant / Konak)

O kadar tarihi evin, sokağın arasında böyle de bir cami var. Şu minareye bakabilir miyiz?.. (Damlacık / Varyant / Konak)

Neredeyse tüm evlerin vücutları böyle tel, kablo, lamba, elektrik saati, demir çıkıntılar, klima cihazları, ne olduğu belirsiz bir takım demir kutular vb. ile dolu... Nasıl eğreti, nasıl çirkin, nasıl bir keşmekeş görüntü var, tarifsiz... (Basmane / İzmir)

Bu da 1950-60'lı yılların mimarisi... (Basmane / İzmir)

Kapı ve çevresindeki estetiğe denecek laf yok. Klasik karışım Osmanlı - Rum mimarisi... Merdiven üzerine özen ve sanatla yerleştirilmiş, evin alt katındaki bodrumun ışıklığına dikkat buyurur muyuz? (Basmane / İzmir)

Tabelada BALKANLI APARTIMANI yazıyor. 1970'lerden çok tanıdık bir kelime... Ortada "apartıman" falan yok ama olsun, çocuklar mutlu... Özgürce sokaklarda koşturup oynuyorlar; belki de bu görüntüde mutsuz görünen tek varlık, o minicik kafeste tıkılıp mahpus kalmış sarı kanarya...

Evlerin eskiliği ve bakımsızlığı, kiraları düşürdükçe, bugün toplumun en altında yer alan Suriyeli mülteciler mecburen bu evlerde oturmaya başlamış. Bu sebeple bilmeyenler için söyleyelim, Basmane eşrafının insan yüzleri bugün epeyce değişmiş durumda... Dükkânlar Arapça ilânlar ve yazılarla dolu, en sıklıkla konuşulan dil de Arapça, mülteciler ya esnaf yanında çalışıyorlar ya da bazıları ufak tezgâhtarlık işleri yapıyorlar; dolayısıyla burada Suriyeli sayısı da oldukça fazla... Ben rahatsızlık vermemek için hiçbirinin yakın plân yüz/portre fotoğrafını çekmedim... (Basmane / İzmir)

Yalnız ve kuru bir semt çeşmesi... Kuvvetle muhtemel bir vakitler çocukluğumuzda kana kana içtiğimiz, gürül gürül akan çeşmelerden biriydi. Bugün Belediye tarafından mühürlenmiş; geriye sadece yaptıran ve onun naif mesajı kalmış. Tabi bugün "hijyen" diye bir heyulamız mevcut... Hijyen bir gerçeklik olmaktan ziyade daha çok piyasanın bir satış stratejisi olduğunu da bilirsek, belki bazı şeyler kafamızda daha iyi oturur... Korkularımızdan beslenen bir strateji ve aslında bir ideoloji... (Basmane / İzmir)

Günümüzde hangi kapıda var böyle bir estetik?... (Basmane / İzmir)

Restorasyon bekleyen İzmir'in kültür mirasları... (Basmane / İzmir)

Tarihi Basmane semtindeki Tilkilik sokakları... (Basmane / İzmir)

********** DEĞİRMEN **********
( Kuşadası / Aydın)

Tatildeki bir durağımız da Kuşadası'na yakın DEĞİRMEN adıyla bilinen özel bir çiftlikti... Geniş bir arazi üzerine kurulu bu çiftlik, bazı evcil hayvanların (güvercin, tavuk, keçi, at, papağan, deve, dana, eşek, ördek, tavşan vb.) bulunduğu, yemek ve dinlenme mekânlarına sahip, manavı, ekmek fırını olan, şehrin gürültüsünden kaçmak isteyenleri kısa süreliğine de olsa mutlu edebilecek (özellikle çocukları) bir yer. Onlar için midilliye binebilme imkânı da var. (Üstteki fotoğrafı WEB'den buldum, bana ait değil.) ... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Yukarıdaki kuş, "kıkırdayan güvercin"miş. Künyesinde böyle yazıyor. Hakikaten de öterken kıkırdıyor... Bir güvercin hayranı olarak hiç rastlamadım. Belli ki ender rastlanan bir tür... Yalnız güvercinden çok kumruya benziyor.... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Vesikalık... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Kaleci ve dörtlü savunma... Stoperler isveç'ten, bekler Çinli (Pekin)... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Değirmen'deki tüm hayvanları beslemek "yasak" ama bildiğiniz üzere yurdum insanı yasak falan dinlemez. Göl canlılarına ekmek atınca, nasıl alışmışlarsa sürü halinde geliyor, yiyip aynı hızla geri gidiyorlar. ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Bu yapay göl, ördek ve kuğu dolu... Bu da Karl Popper'ın "kara kuğu"su... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Şehirli insanın içini ısıtan bir kare... Suyun karşısındaki kafede çay ve gözleme var ama ev yapımı limonata ısrarla tavsiye edilir. Karede yer almayan ve solda kalan kısımda ise restoran var. Oraay bu kez gitmediğimiz için çekim de yapamadım. Dekorasyonu ve dış mekânı harika, koyun etli bir ızgara yemeniz daha uygun olur. Çünkü etler kendi imâlatları... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Bu kuşları bir kafesin içine kapatmışlar, hayvanlar sıcaktan bayılmış, mayışmış, bir çoğu hasta gibiydi... Yazık ve gereksiz bir çaba... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Arazinin ortasına yapay bir gölet yapmışlar. Ördekler, köprü, su, yeşillik çok hoş olmuş... Tabi bu kayık da başka bir yerden alınıp getirilmiş ve aksesuar, dekorasyon niyetine buraya konmuş. Avuç kadar suda kullanılma ihtimali yok. Bu kompozisyondan 8-10 kare çektim. Üçe indirdim, "hangisini yayınlayayım" diye düşünürken, baktım olmadı, üçünü de ekledim... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Eski kayık burada çok yalnız... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Bu da son kare; "yalnızlık" giderici (?) ördekler falan da var... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Değirmen, yeşillik, sulak, hayvanlar var falan filan da böyle yol kenarlarına (müze dekorasyonu gibi) eski ev veya tarım araçlarını serpiştirmişler hiç hoş durmuyor. Yine çok yapay ve gereksiz... Vaktiyle bu ne işe yarıyordu acaba?... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Sahteliğin, imitasyonun dünyasına buyurmaz mıydınız? Ne kadar da gerçekçi duruyor, değil mi? Bu canlıların tümünü yok ettiğimiz zaman (ki o vakit insan soyunun da sonu demek) böyle maketlerini yapıp, yapmacık hüzünlerle "bunlar bir zamanlar Dünya'da yaşamıştı, bizler yok ettik" demek uzak görünmüyor. Tabi bu tarzın bir de "ağababası" var. Jean Baudrillard "hipergerçekliğin dünyası" dediği Disneyland... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Çocukluğumda sadece köylerde değil, ilçe ve şehirlerde de bolca bulunurdu bu at arabalarından... El emeği, göz nuru, bunları üretmek ayrı bir ustalık isterdi. Bu arabanın ustası da naçizâne kendi imzasını atıp reklâmını yapmış: ARABACI HÜSEYİN AKAR / AKHİSAR yazıyor arkasında. çoktan yok olmaya yüz tutmuş (hatta olmuş) bir meslek daha: Arabacılık... Herkes çoktan "demir at"a geçti. Otantik bir süs, nostaljik bir unsur artık bu at arabaları... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Bu da gezinti arabası; süs, otantiklik ve sahtelik asıl bunda... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Tulumba eski gibi görünmesine rağmen yeni ama aslına uygun ve çok güzel tasarlanmış; bu yüzden çok başarılı buldum... ( Değirmen / Kuşadası / Aydın)

Kuşadası'ın ilçesi Davutlar'a yakın Kalamaki Parkı'ndaki Zeus Mağarası... Memleket metafizik cenneti ya buranın da üzerine yine türlü türlü efsaneler yazılmış... Şurada hikâyesi anlatılıyor: http://ekolojika.com/2015/12/28/sakli-bir-guzellik-zeus-magarasi/ Ülke ahalisi de karede görüldüğü gibi bu efsanelerin tümünün gazına gelmiş biçimde burayı dolduruyormuş. Suya girmek ne mümkün? Biz de girmedik zaten... (Güzelçamlı / Davutlar / Kuşadası)

Mağaranın ortasındaki kayalıkların hakimi her plajda karşımıza çıktığı gibi burayı da boş geçmeyen abazan timi... bunların gelenlerin dikkatini çekmek için yaptıklarını anlatmama bilmem gerek var mı? Oraya kadar ıslatmadan sigara bile getirmiş içiyorlar... Tabi takdir edilesi bir gençlik, çömezler de arkada eğitim alıyorlar... (Güzelçamlı / Davutlar / Kuşadası)

********** DOMATIA (DOĞANBEY) FOTOĞRAFLARI **********
SÖKE  / AYDIN

Domatia eski bir Rum Köyü, mübadelede terk edilmiş. Burada da o bildik, kalan mallara çökenlerin anlatısı yürüyor: Rumlar giderken evleri yaktı... Rumlar'dan sonra evlere çevre köylüler çöküyor. Pek çoğu define, gömü arayıcıları tarafından talan ediliyor. 1990'larla birlikte istanbullu zenginlerin evlere ilgisi başlıyor. O vakitler köylüler daha uyanmadığı için zenginler de bunlardan evleri üç otuz paraya alıyorlar. Restore dilen evler ateş pahasıymış. 1 milyon TL'den bahsediliyor. Köye vardığımızda deklanşöre basıp ilk bu kareyi çektim. Köy deltaya 4 km kadar uzakta. Aşağıda hava sıcaktı, köye geldiğimizde nasıl güzel bir esinti vardı, anlatmam imkânsız... Köy sokakları bomboştu. Zaten bir çok evin sahibi kısa süreliğine evlerine geliyormuş. Köyde bir pansiyon var. İki taş evi gelenlere kiraya veriyor. Günlük kira 200 TL'ymiş. Pansiyon sahibi aynı zamanda köyün girişindeki kafeteryayı da işletiyor. Bu kişi köye "nezih insanlar"ın gelmesinden çok memnun olmuş ki, buraya "yamuk insan gelmez" diyor. Ona göre fakirlerin tarifi işte böyle...
Domatis ile ilgili bazı LİNK'ler: http://www.didimli.com/hobiler/doganbey_koyu.htm

Günlük ya da daha fazla zaman için kiralık olan evler solda görülen tahta balkonlu iki ev... (Domatia / Söke / Aydın)

"Telgrafın tellerine kuşlar mı konar? / Herkes sevdiğine böyle mi yanar?" türküsündeki gibi... Telgraf artık mazi olsa da kuşlar konacak başka tel bulmuşlar... Kırlangıçlar tellere dizilmiş, keyifle ötüyorlardı... (Domatia / Söke / Aydın)

Köyün sokakları huzur dolu... Sessizlik, tatlı bir rüzgar, kuş cıvıltıları, doğanın kokusu... (Domatia / Söke / Aydın)

Önde Domatia Köyü, ileride Büyük Menderes Deltası'nın eşsiz manzarası... (Domatia / Söke / Aydın)

Köyden görüntüler... (Domatia / Söke / Aydın)

Köyün içinden geçen eski bir çay yatağı... Kışın akıyor mu acaba?.. (Domatia / Söke / Aydın)

Damatia'nın aşağıdan görünüşü... (Domatia / Söke / Aydın)

Genel görünüm... (Domatia / Söke / Aydın)

Hepimizden bir parça alıp böyle bir kompozisyon da yaptık :) ... (Domatia / Söke / Aydın)

Yıkıntılar arasında hemen gözüme çarptı. Kim bilir hangi antik şehirden alınıp getirilmiş ve temel ya da duvarlarda kullanılmış bir mermer... Anadolu'da bir uygalığın yıkıntıları, başka bir uygarlığa yapı taşı oluyor. Birkaç yüzyıl önce böylesi bir bilinç olmadığı için insanları suçlamak doğru değil ama bugün bile kimi mezar taşlarını bahçe ve ev duvarlarında görmek içler acısı bir durum... (Domatia / Söke / Aydın)

Köyün tüm evleri neredeyse bu derece, yani bunun gibi aynı oranda harap... (Domatia / Söke / Aydın)

Bu evin ilginç olan kısmı, sağ bölümünün epeyce bir zaamn önce tadilattan geçmiş olması... (Domatia / Söke / Aydın)

İnzivaya çekilmek için harika bir yer... (Domatia / Söke / Aydın)

Evet, ibret-i âlem olsun diye çektim bu kareyi... Şuraya bakabilir miyiz? Eski taş ev işçiliği ve "yeni" olarak ifade ettiğimiz, fabrika imâlatı biriket bir ev... Sağ tarafta ruh, emek, özveri; sol tarafta kolaycılık, basitlik, ucuzluk... Biriket olan bir de eski bir taş evin temelleri üzerine kurulmuş. Yani bir yandan da işgalci bir tarafı var... (Domatia / Söke / Aydın)

Bazıları bu sokakları görünce "ne kadar bakımsız, birileri el atsa" falan diyecektir. Hâlbuki böyle daha güzel, daha orijinal ve doğaya uyumlu... Ülkede "el atma"nın gelip "beton dökme" olduğunu bilerek, bir kez daha düşünmekte fayda var... (Domatia / Söke / Aydın)

Köy çeşmesi... Çeşmeleri nerede olursa olsunlar hep sevmişimdir.... bu çeşme de hâlâ akıyor ve suyu da hem soğuk hem de lezzetli... (Domatia / Söke / Aydın)

Şu gördüğünüz ocak, evin ikinci katındaymış... Zeminler yıkılıp, duvarlar kalınca orada öylece asılı kalmış.. Kim birlir kimler karın doyurdu, ne yemekler pişirildi, ne sohbetler edildi, kimler ısındı o ocak başında?... Hafıza, anılar, geçmiş, sadece anı yaşayan günümüz insanının pek de hoşuna gitmeyen gereksiz ayrıntılar... Sahipleri çoktan toprak olsa da ocak işte bacasıyla birlikte orada duruyor. Bir gün gelip başka kişilerin ona sahip çıkması için... (Domatia / Söke / Aydın)

Taş evin üzerindeki bacada sıva hiç olmamış... (Domatia / Söke / Aydın)

Domatia sokakları... (Domatia / Söke / Aydın)

Restore edilmiş evin hâli bir başka... Tabi siz önce paradan haber verin. Evlerin bir çoğunda sahipleri sürekli olarak oturmuyormuş. Bu da onlardan birisi... (Domatia / Söke / Aydın)

İnsan şu boş yapıya bile hayran olmasın da ne yapsın? Her taş nasıl da özenle yerleştirilmiş; nasıl bir sabır bu böyle?... (Domatia / Söke / Aydın)

Bugün oturulmayan bir taş evin alt katı... Resmen çöplük niyetine kullanılıyor ve çok yazık... (Domatia / Söke / Aydın)

Zakkumların arasında bir balkon... (Domatia / Söke / Aydın)

Eski ev ve tarım araçlarını (kaynı tekerlekleri, sabanlar, kuyu kovaları vb.) bu sokağa sıralamışlar... (Domatia / Söke / Aydın)

Yeşilin şu tonu ne kadar da güzel... (Domatia / Söke / Aydın)

Nasıl bir işçilik ve inceliktir şu evdeki???... Eski ustalar eve ruhunu veriyorlarmış, şimdikiler ancak lego ustası... (Domatia / Söke / Aydın)

Domatia'nın muhteşem taş evlerinden birisi... Bugün harabe... Yıkık evlerin dönümü 150-200 bin TL olsa da restorasyonu ve tekrar inşası bunun üç-beş katı olduğu için, üst gelir grubuna hitap ediyormuş... Bir yurdum klasiği olarak Somalı birisi de hatırasını bırakmış... (Domatia / Söke / Aydın)

Domatia yokuşlarından birisi... Yandaki duvar Müze bahçesine ait... (Domatia / Söke / Aydın)

"Dilek Yarımadası, Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, Ziyaretçi ve Tanıtım Merkezi" yazıyor kapıda... Biz kısaca "müze" diyoruz... İçeride, aşağıda göreceğiniz üzere, içleri doldurulmuş hayvanlardan oluşan bir bölüm var. Başka bir odada da yöresel evlerdeki odaların nasıl döşendiği sergilenmiş. Bir salon var, orada da ha bire yöreyi tanıtan bir video dönüyor. Bir diğer bölümde de bazı hayvanların iskeletleri ve postları yer alıyor. Kısacası müze, çok vasat... Bu vasatlığa, en azından ücret alınmıyor, o iyi... (Domatia / Söke / Aydın)

Müze değil, sanki sessiz dünyanın hüzün odası... (Domatia / Söke / Aydın)

Gelecekte hangi türleri daha böyle müzelerde göreceğiz bakalım... (Domatia / Söke / Aydın)

Domatia semalarında artık uçamayan kanatlılar... (Domatia / Söke / Aydın)

"Şu dünyada insanın yaptığını hiçbir canlı yapmaz" cümlesinin doğrulandığı kareler... (Domatia / Söke / Aydın)

Uçan Kaz hanginizdi?... (Domatia / Söke / Aydın)

Domatia'da bugün bulunmayan kanatlılar... (Domatia / Söke / Aydın)

Gelincik, sanki canlı gibi... (Domatia / Söke / Aydın)

Bu fok balığının iskeletiymiş... (Domatia / Söke / Aydın)

Müzedeki nesli tükenmiş hayvanlardan birisi daha: Anadolu Parsı... Zavallının postu kalmış yadigâr... (Domatia / Söke / Aydın)

Nesli tükenmek üzere olan yırtıcılardan Puhu... (Domatia / Söke / Aydın)

Müzede bulunan ve batıktan çıkarılan bir küp... (Domatia / Söke / Aydın)

Köyden sonra gezinin yorgunluğunu atmak için en güzel yer, hemen aşağıdaki Karina... Büyük Menderes coğrafyasının doğal güzelliğinden nasibini alan Karina, 1900’lü yılların ticaret limanı. Dilden dile günümüze ulaşan hikâyeye göre de, dönemin en popüler Rum tüccarının kızının adı olan Karina, sahile adını vermiş. Rumlar, bölgeden topladıkları zeytinyağı, bal, hububat, tütün, şaraplık üzüm gibi ürünleri buradaki limandan diğer adalara gönderirlermiş. Şimdilerde gemilerin yerini balıkçı teknelerinin aldığı sahilde, dilerseniz balık tutabilir ya da sahilin tek restoranında balık başta olmak üzere pek çok deniz ürününü afiyetle yiyebilirsiniz. Keyifli bir günün ardından, yemek yenebilecek harika bir yer. Biz balık yedik ve kesinlikle doğru tercih yaptığımızı söyleyebilirim. Fiyatlar, orta üzeri ama kesinlikle hakkını veriyor.

Karina'da balıkçı kayıkları...

Karina'daki restoranlar.. Tavsiyem Sahil Güvenliğin yanındaki ve en sonraki balıkçı restorantına gidin. Hem mekânı güzel hem de balıkları...

Cep telefonuyla panoramik çektim bu kareyi...

********** ÇAL FOTOĞRAFLARI **********

15 Temmuz 2016, Çal'a yolculuk... Denizli Garajı'nda önümüze çıkıp "Çal'a mı?" diye soran Akkent minibüsçüsüne, "biz Çallıyız, Çal Birlik'le gidicez" diye toprakçılık yaparak başladı yolculuğumuz... Yalnız adam çok bozuldu. Minibüste güzel bir yolculuk geçirdik, anıların heyecanı tarifsizdi... Fakat o kadar yol yapılmış, 30 yıl önce de yol 1 saat sürüyordu, bugün de 1 saat sürdü. Ne anladım ben bundan???!!!... (Denizli)

Ve işte Çal... Nüfus 19700 yazıyor. İlk gördüğümde bana tuhaf gelmişti sordum, meğer Büyükşehir Yasası'ndan sonra köylerin nüfusları da en yakın ilçeye dahil olmuş... (Çal / Denizli)


Dedemin bağı... Bugün kimbilir kimin mülkiyetinde... Yıl 1978.. Dedem İzmir'e sünnetime gelmişti. Sünnet çocuğu olarak arabalarla mahalleleri gezme geleneği vardır ya, dönüşte ben arabadan inmedim; çünkü öğretilmişti; yine bir gelenektir arabadan büyüklerden bir şey almadan/koparmadan inilmez. Dedem geldi bana "ne istediğimi" sordu. "Çay bağını" istiyorum dedim. "Verdim senin olsun" dedi. O tarihten sonra o bağ benim bağım oldu, benim adımla anıldı. Kendi malım gibi senelerce emek verdim, hasadını kaldırdım, yaşlanınca dedem gibi gelip buralarda dolaşma, insanlarla değil toprakla uğraşma hayalleri kurup durdum.
Dedem yaşlanıp elden ayaktan kesildiğinde, küçük amcam kızının üstüne aldırmış bu bağı... Onlar da 2 dönüm olan bağı sonradan Çal'ın köylüsü birilerine satmışlar. Hani "mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi" denir ya, alan kimse yok etmiş güzelim ağaçları... Tam yukarıda kocaman bir ceviz ağacı vardı; devasa irilikte cevizleri olurdu; bugün yok.. Bir ihtimal odun oldu. Tıpkı sıra sıra meyve ağaçlarıyla dolu ön tarafta olduğu gibi, onlar da yok olmuş. Tek tük bir iki ağaç kalmış. Gidemedim, yine hüzünle uzaktan seyrettim bu harabeyi... (Çal / Denizli)

Bu bağ sadece çocukluk düşlerinin mekânı değil benim için... Sabıra, emeğe, hakkaniyete, toprağa, bitkiye saygıya dair neler neler öğrendim ben bu bağda... Bir gün gelir, satın almak ister miyim, sahibi satar mı bugünkü şartlarda bilemiyorum... (Çal / Denizli)

Dedemin bağının (sol köşede) altında geçen eski çayın yatağı... Buraya "çay bağı" dememizin nedeni de buydu zaten... Nasıl bir taşlıksa artık dedem rahmetli tam 60 yıl o bağın taşını ayıklamıştı. Her gittiğinde her attığı adımda yerden bir taş alır, fotoğraftaki "2016" yazısının sağında kalan gölgeliğe doğru aşağı atardı. O kadar ki, gel zaman git zaman (yıllarca taş atılmaktan dolayı) orada küçük taşlardan koca bir yığın oluşmuştu. Benim de epeyce bir taş sallamışlığım vardır o dere tarafına doğru. Sabır, emek, toprağa ahlâkî bir değer vermek yani bugün unuttuğumuz ne varsa hepsine bir zamanlar dedem gibi insanlar sahipti. Nur içinde yatsınlar...
Bugün (solda fotoğraf karesinde görünmeyen yerde) zaten kış hariç akmayan nehirin önünü tıkamışlar ve su burada gölleniyormuş. Ormana, dağlara giderken geçtiğimiz, geçerken su içip yüzümüzü yıkadığımız, babanannem ve komşu kadınların "çamaşır dövdüğü" çay da yolu da artık yok.

Çökelez Dağı eteklerinde sırtını dağa vermiş heybetli bir hayvan ağılı... Çocukluğumdan beri orada duruyor. Çocuk adımlarımla ne kadar uzak gelirdi; yürü yürü ulaşamazdık, şimdi ne kadar da yakın geliyor. (Çal / Denizli)

İbrahim abimlerin deri ağılı... Deri bugün artık para etmiyor, dericilik ise kazandırmıyor; fakat ne gam yapacak başka iş yok, bilinen başka meslek yok... Bir umut insanlar "ya tutarsa" diye her gün dükkân açıyor, ağılda bekliyor. Derinin tanesi 3 TL, kuru ve kesikleri 1 TL... Hayvan sayısının azalışı, insanların alım gücünün düşüşü ve tavuk ürünlerine yönelmeleriyle birlikte hayvan kesimleri de azalmış. Günde 15-20 deri ya geliyor, ya gelmiyormuş. Yeri geliyor deri başına 1 TL bile kazanılamıyormuş. Varın gerisini siz düşünün... (Çal / Denizli)

Deri ağılının duvarında Fatih'in İstanbul'u fethini gösteren bir duvar halısı... Neredeyse fetih kadar eski duruyor... (Çal / Denizli)

İbrahim abimlerin deri ağılında 1970'lerden kalma "kral SABA"... TRT Pulu bile üzerinde duruyor. Milenyum kuşağının anlayacağı gibi bir şey değil. Anteni olsa (tabi tüpü bitmediyse) çalışacağına adım gibi enimim.. (Çal / Denizli)

Amcamın oğlu İbrahim abimin kızı... Bisiklete binme uzmanı... Aşağıdaki de onun bisikleti... Gözlerinde mutluluk, yaşama heyecanı, bu yaşlarda herşey ona güzel, dünya ona cennet... Keşke hiç büyümeseydik ama ne mümkün???... (Çal / Denizli)

Bir çocukluk düşü... Bir çocukluk eğlencesi... (Çal / Denizli)

Burası Çal Sineması... Yanılmıyorsam 1980'lerin ortalarında video kaset furyasına yenilerek kapandı. Bir geldiğimde kapısı açıktı ve içeriye girme fırsatım oldu. Her taraf afiş, broşür, poster yani sinema adına ne varsa hepsi yerlerdeydi. Ergen aklımızla onları toplayıp götüremedik. Götürsek, "bir çöpten kurtulduk" diye sahibi bize teşekkür bile ederdi. kimbilir içinde ne değerli efemeralar vardı. Aklıma geldikçe yanarım.
Epeyce de  film izlemişliğim var bu sinemada... Ortadaki demir kapıdan girilir, solda üzerinde metal örtü olan küçük kapıdan çıkılırdı. Salon orta büyüklükteydi, "aile yeri" olarak üst katı da vardı ve genelde Türk filmleri gösterilirdi. Yabancı filmlerde ise özellikle Bruce Lee ve aksiyon filmleri sıklıkla yer alırdı. Çocukluk idollümüz ise Bruce Lee'ydi. Aşağıdaki Zafer gazozu ise benim favori içeceğimdi. (Çal / Denizli)

Bir Denizli efsanesi: Zafer Gazozları.. Bu gazozun hâlâ imâl edildiğini bilmek bile ufak da olsa bir mutluluk veriyor insana... Tadı da aynı kalmış, buralara kadar gelip de içmeden gitseydik çok ayıp olurdu. (Çal / Denizli)

Her karışında izim olan çam ormanları... Kuş peşinde kendimizi kaybettiğimiz, çocuk aklımızla keşif, macera ve heyecan aradığımız uçsuz bucaksız derinlikler... Bugün yapılaşma epeycesini yok etmiş ama yine de bir sınıra kadar gelip durmuş. Orada da kalması dileğiyle... (Çal / Denizli)

Çocukken sabahtan akşama kadar hem de acıkmadan içinde kaybolduğumuz, huzur bulup herşeyi unuttuğumuz dingin çam ormanları... Vaktim olmadığı için daha fazla gidemedim; hâlbuki Çökelez Dağı'na doğru yürüyesim, geceleri sürekli rüyalarıma giren o muhteşem ağaçlar arasında yitip gidesim, anılarımı arayasım vardı; olmadı... Heidegger ya da Wittgenstein gibi doğaya sığınasım var ama başka gerçeklerim izin vermiyor... (Çal / Denizli)

Ortasından yol geçen futbol sahası... Gerçi saha namına pek bir şey kalmamış ama bir ülke "güzelliği" olarak orada duruyor... (Çal / Denizli)

Çok uzaktaydı bu kümes; fakat şükürler olsun ki yakında sorun yaşayan kuşçu gözlerim uzakları hâlâ iyi görüyor. Zaten bir kuşçunun gözleri uzakları göremezse, o artık ölmüştür. (Çal / Denizli)

Çal'ın bakımsızlıktan dökülen eski evleri.. (Çal / Denizli)

Dedemin ve babaannemin evi (sağda; soldakinde beyaz duvarlı evde şu an amcamlar oturuyor)... Köy kokulu anılarımın huzur dolu mekânı... Her köşesi, her metre karesi anılarımla kaplı muhteşem ev... Her noktasında izim, emeğim, dokunuşum var. Çocuk cahilliğiyle o ardıç ağacında kumru kuşunu sapanla vuruşumu, sonra elime aldıp göz göze geldiğimde üzülüşümü, acıyışımı, öldüğünde gömüşümü unutmak ne mümkün. Arkadaki hayvan ağılında yapılan yuka ekmeklerinin, et şişlerin, bükmelerin tadını bir daha nerede bulabilirim? Hayvan peşinde geçen günleri, oyunları, bahçe işlerini bugün geri gelmeyeceği bilgisiyle hüzünle anıyorum. Kalabalık bayramları, duran zamanı, bir yere yetişme derdinin, birilerini geçme çabasının olmadığı o mükemmel anları nasıl unuturum? Evin tam arkasında bir dönümlük bir bahçede her ihtiyacımızı karşılayacağımız meyve ağaçları ve sebze bahçesinin lezzeti ve bereketini bugün kim verebilir? O kapıdan belki kaç binlerce kez geçtim, o üzüm, ekmek ve tahıl kokulu evde yüzlerce kere yattım, o duvarlardan kaç kez zıplayarak atladım ama ne hazin bugün yanına bile yaklaşamadım. Çünkü babam ve amcamlar mal-mülk yüzünden hep kavgalı, hep davalı, kanlı bıçaklı... Öylece uzaktan baktım, ağlamamak için yutkumdum ve kendimi zor tuttum. Ne hazin, ne acı ve ne büyük haksızlık... (Çal / Denizli)

Çal Hüseyinler Mahallesi'ndeki Yeni Cami.. Dedem ve babaannem ile namaza, teravihe az gitmedim bu camiye... Dedem ile gittiğimde alt katta, babaannem ile gittiğimde kadınlara ayrılan üst katta namaz kılardık. Önünde örtü olsa da üst kat daha güzeldi. Cami hiç yıpranmamış, aynen duruyor.
Bir keresinde cami önünde arkadaşlarla otururken imam " 'ikindi ezanı'nı kim okur aranızda?" diye sordu. Ben dahil kimse cesaret edemedi, "şaşırırız" diye korktuk. Yine çocukken minaresine de birkaç kez çıkmışlığım var. Manzarası çok güzel, merdivenleri ise çok dardı ve imamın günde beş kere (bir vakitler hoparlör de yoktu) nasıl çıktığına hayret ederdim. (Çal / Denizli)

Yeni Cami'nin kapısı... çocukluktan beri düşünürüm bu cümleyi. Çünkü cümlenin iki anlamı var. Birincisi, hayır, sahibinindir; yani cami hayırı yapanındır anlamında. İkincisi ise, hayır sahibinindir; yani hayır yapan ona sahiptir, hayır onundur anlamında. Bence birincisi geçerli. Çünkü dedem anlatırdı, bu Cami'yi onun arkadaşlarından birisi yaptırmış... (Çal / Denizli)

Adını anımsayamadığım komşularımızın evi... Şu an kimse kalmıyor, ev de bakımsızlıktan harabe olmuş zaten... (Çal / Denizli)

Sokaklarda öylesine dolaşırken benimkiler birden önüme çıkıverdi. Kimseye aldırmadan tavuk gibi yerde eşinerek geziyorlardı. Nasıl da özlemişim bunları, tarifsiz... (Çal / Denizli)

Dürnük Camii... Minare çamların boyunu "paratoner farkıyla" ancak geçebilmiş... (Çal / Denizli)

Dürnük... Ben çocukken dikilmişti bu çamlar... Bizim boyumuz ile eşitken şimdi koca bir orman olmuş... Ne yazık ki bugün içerisi imara açılmış ve derme çatma çok kötü evler yapılmış. Bir de hikâyesi var bu Dürnük'ün. Yıl 1983, Kenan Evren Çal'a geliyor ve şu an fotoğrafın sağında yer alan "top sahası"na helikopterle iniyor. Karşıda gördüğü tepenin (o zaman çıplak bir tepe) adını soruyor. "Dürnük paşam" diyorlar. " 'Dürnük' diye isim mi olur, 'Yeşiltepe' olsun orası" diyor ve o zamandan beri resmî adı "Yeşiltepe" ama herkes hâlâ Dürnük ismini kullanıyor... (Çal / Denizli)

Karşıda yine dedemin bağı... Bu ormanın içinde kaybolup, sapanla kuş peşine düşer akşamı ederdik arkadaşlarla... Ömrümün en güzel günleriydi... (Çal / Denizli)

Deri almak için sabah erkenden Uşak'ın ilçesi Karahallı'ya da gittik. Karahallı pazarı Cumartesi gününe denk geliyordu. Pazarda, "insanlar rahatsız olur" diye, fotoğraf çekmedim. Pazar bolluk ve taze ürünlerle doluydu. Fiyatlar ise İzmir'le aynı... Ucuz köyler çok eskide kaldı. İlçe'nin evleri çok kötü ve bakımsızdı. (Karahallı / Uşak)

 
İki sandalye atıp bu meydanda deri almak için tam üç saat bekledik. İbrahim abim 30 yıldır iki haftada bir her cumartesi gelip bekliyormuş. Ekmek parası kazanmak kolay diye kim söyledi ki???... Tam karşıda bir kahvehane vardı ve köylünün (ve bizim de) tek konusu akşam yapılan ve başarısız olan darbe girişimiydi. Bizler gibi köylü de darbeye karşıydı ama nedenleri farklıydı... (Karahallı / Uşak)
 
İlçenin tam ortasındaki bu ev, bir ihtimal vaktiyle ilçe zenginlerinin birine aitti. Şimdi boş ve bakımsız ama harabe değil... Bu güzel evin tam karşısında muhteşem bir ciğerci var. Yolunuz nasıl düşer bilmiyorum ama eğer düşerse ciğerciyi asla boş geçmeyin. Yediğim ciğerin tadı hâlâ damağımda... (Karahallı / Uşak)

Dokunsan yıkılacakmış gibi duran bir eski ev... Kuvetle muhtemel hayvan damı... (Karahallı / Uşak)
Yengemin süpürgesi... Şu süpürgenin güzelliğine ve emeğe bakar mısınız? (Çal / Denizli)

***********************************************************************************************************

Büyük ihtimalle çetenin reisi bu delikanlı... Bir yakalasa, parçalayacak o kesin... (Pertek / Dersim)

Havlama seramonisine eşlik eden bir diğer çete üyesi... Arkada Keban Baraj Gölü... (Pertek / Dersim)

Boş arazide "sahipli olan" neyi bekledikleri belli olmayan bekçi köpekleri... Belki de kendi iradeleriyle yüzlerce martının başında bekliyorlardı. Martılar onlardan rahatsız değildi. Elimde kamera uzaktan görüldüğüm anda martılar telaşla havalandı, köpekler de birden ayaklandı. Bir süre benden tepki gelmesini beklediler. Yerimde sabit kalınca onlar da sabit kaldı "Yakınlaşmamamı" belirtir halde ve tehditkâr biçimde sadece uzaktan öfkeyle havlamakla yetindiler... (Pertek / Dersim)

Keban Baraj Gölü'nde ekmek peşine düşmüş bir balıkçı teknesi; "rastgele" diyelim... (Pertek / Dersim)

Pertek Kalesi... Çimento ile sıvanıp restore edilerek katledilen bir tarihi yapı daha... İlk halini bilmeyenler için söyleyeyim, kesme taşlardan inşa edilen bu kale, 2011'de restore edilerek sarı çimento ile sıvandı; yani "Toledo" oldu... (Pertek / Dersim)

Bu "postmodern sanata dair bir fotoğraf" olarak kabul edilebilir mi?... (Harput / Elaziz)

Kamyonet kasasındaki buzalar... Nasıl da mazlum ve masumdular, anlatılır gibi değildi... (Pertek / Dersim)

Bir başka Balak Gazi heykeli daha... O kadar acemice yapılmış ki, ne söylesem az... (Harput / Elaziz)

Balak Gazi Heykeli... Resimle, heykelle veya anıtla uzaktan yakından işi olmayan bir kültürün çirkinlik abidesi... Ülkedeki insanların kendi değerlerine bile ne kadar saygı duyduğunu belirtmek için bir not: "Kahraman/Ata" sayılıp yüceltilen bir komutanın heykelinin alt bölümü bir restorana kiraya verilmiş; yaz aylarında teras niyetine kullanılıyor... (Harput / Elaziz)

Balak Gazi heykeline arkadan bakış... (Harput / Elaziz)
******************************************************************************************************

Tezatlığın iç içe yaşandığı zamanlarda ironinin tavan yaptığı nokta... (Dersim)

"Özgür" Öğrenci Parkı... (Dersim)

Tunceli Üniversitesi Kampüsü'nden kış manzaraları... (Dersim)

Bir filo güvercini özlemle izlemek... (Dersim)

Güvercin tedirginliği... (Dersim) Hrant Dink için yazmıştım: http://www.birgun.net/haber-detay/hrant-hic-guvercin-beslemis-midir-100966.html

Her seste ayaklanıp uçan, öncelikle minicik yüreklerindeki korkuya güvenen güvercinler... (Dersim)

O soğukta donmuş su yüzeyini yarıp ekmek parası peşine düşmüş balıkçılar... Bir de o ekmek parasını, Arıtma Tesisleri'nin önünde balık tutmaya çalışarak aramasalar, ne güzel olacak... (Dersim)

Baraj gölünde sular çekilirken, bir şehrin hafızası da donmuş su yüzeyinde ortaya çıkar... (Dersim)

Altında yaz keyfinin yapıldığı günlere daha çok var... (Dersim)

Dışarıda olmak bu zamanlarda herkes için zor... (Dersim)
Yoğun kar yağışı altındayken... (Dersim)

Şehir kanalizasyon arıtma tesislerinin 100 m dibine ağ atmanın kolaycılığı... Ne bir denetim var ne bir yasak tanıma ne de bir balıkçı ahlâkı... Ayrıca yerel lezzetlerin peşine düşmüş, "otantiklik" diye yerel balıkları özellikle alıp tüketenlerin de dikkatine... İşte böylesi "lezzetler" sofranızı süslüyor... (Dersim)

Orası "Alplermiş" gibi çek panpa; o ışığın geldiği yeri de Peter'in kulübesi gibi düşün; yoksa bu hayat çekilecek gibi değil... (Dersim)

Kış akisleri... (Dersim)

Dersim'de sıradan bir kış...

Sadece bir bacanın dumanı... (Dersim)

Belki de Türkiye'nin en güzel manzaralı üç beş kampüsünden birisi ama... (Dersim)

Günler sonra ilk kez güneşi gördük... (Dersim)

Kış başında çektiğim bir kare... Baraj gölünün sakinleri karın doyurma peşinde... (Dersim)

Kampüsümüzden kar manzarası... (Dersim)

"Bu yıl yağmadı" dedik beklenen kar Dersim'e ulaştı. (4 Ocak 2016) Ama ne yağdı ne yağdı; hâlâ daha devam ediyor... Babamız zengin, tuzumuz kuru ya da emekli olsaydık pencere önünde kahve ya da konyak keyfi iyi olabilirdi. Fakat çalışmak zorundayız ve emin olabilirsiniz ki, bu görüntü kartpostallardan aldığınız nostaljik bir zevk değil... Onun adı: Beyaz esaret...
*************************************************************************************************

Bu bir ağaç ve o iki tavuk gecelemek için ağaç üzerine çıkmışlar. Mandaya türkülerde söğüt dalında "yuva yaptıran" yaratıcılık, şuradaki gerçekliği boş geçmiş; türküler kaybetmiş, yazık... (Tire / İzmir)

Sürrealizm mi, postmodern abukluk mu, ne? Önde Cumhuriyet, "egemenlik" arkada Burger King, "olacak iş mi" demeyin, Tire'de olmuş. Aslında bu, koca bir ayıp; acaba kimse itiraz etmedi mi?... (Tire / İzmir)

"Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, orada güneş batıyor demektir"... Konfüçyüs'ün lafı mıydı bu? WEB alemi öyle diyor. Yine de anlam biraz esnek :) ... (Tire / İzmir)

Tire Tren İstasyonu... Uzayıp giden raylar, ayrılık ve özlemle bekleyişin hüzün ve mutluluk dolu mısraları gibi... (Tire / İzmir)

İstasyon ne kadar da naif görünüyor. İnsan baktıkça hem huzur buluyor hem de geçmişteki anıları gözünde özlemle canlanıyor... (Tire / İzmir)

Basmane - Tire raylı treni, İzmir'e dönüş saatini bekliyor... Hani tren yolculuklarının keyfini de bilen bilir... (Tire / İzmir)

Eski Tire evlerinden birisi... Sokaklardaki mandalin ağaçları insana huzur veriyordu. (Tire / İzmir)

Tire Belediyesi'nin mülk sahiplerinden alarak kamulaştırdığı, eski Tire evlerinden birisi... (Tire / İzmir)

İlk bakışta bizleri heybetli bir giriş kapısı karşılıyor... (Tire / İzmir)

Belli ki son sahipleri antenli TV döneminde kalmış. Bu da tahminen bu eski evin en az 15-20 yıldır kullanılmadığını gösteriyor... (Tire / İzmir)
***********************************************************************************************************

Sıcak bir çay eşliğinde, kampüsümüzden bulutların gerdanlık yaptığı Mazgirt Dağları'nın seyri... (Dersim)

Munzur ve Pülümür Çayları'nın sularını biriktiren Uzunçayır Barajı sularını salınca, her yıl ortaya bu görüntü çıkıyor. Kıyıdaki "kot çizgisi"nden de anlaşılacağı üzere, su neredeyse bir 10 m kadar alçalmış. Sular altında kalan evler, o evlerdeki anılar, coğrafyaya ait hafızalar, vaktiyle insanların karınlarını doyuran ama şimdi sadece bir çamur yığını olan verimli topraklar da tekrar gün yüzüne çıkmış. Tabi yine bir süreliğine... (Dersim)

İzmir gecelerinin sıcağına dayanamayıp kendimi balkona attğım bir an... Saat 03:30 civarları... Bayraklı'ya dikilen çifte ucubenin ortasından Ay ufukta batıyor... Tripod olmayınca bu kadar... (Bornova / İzmir)

Cumhuriyet mimarisinin güzel örneklerinden birisi, bugüne kalması bile bir mucize... Ben Balıkesir'de yaşarken burası (yukarıda yazdığı gibi) SÜMERBANK Mağazasıydı. Günümüze yazı yadigâr kalmış, yerine postmodern dönemlerin Sümerbank'ı LC WAIKIKI açılmış... (Balıkesir)

Henüz bina dikilmemiş gözde bir arazide malum kaderini bekleyen yalnız bir ağaç... Ya ortaklar anlaşamıyor ya da daha da değerlenmesi bekleniyor... (İzmir)

Kültürpark'ta Uzakdoğu esintileri taşıyan bir başka yalnız ağaç... (Balıkesir)

Aşağıdaki fecaatin hemen bitişiğinde modern bir pet şişesi toplama sepeti yer alıyor. Bunda sıkıntı yok, bu günümüzü yansıtıyor ve ona yanıt veriyor. Aşağıdakinin ise geçmişin hayaliyle gözleri tütsülemekten öte işlevi yok... (Balıkesir)

Balıkesir'in "Osmanlı tarzı"ndan esinlenilmiş çeşmeleri... "Ataların mirasını yaşatacağız" şiarıyla yola çıkan ama "atalarını" bir cm geçemeyip, ancak yüzlerce yıl öncesini taklit etmekle kalan muhafazakâr simgeselliğin imitasyon faciası... Bu "çeşme"ye bakıp, ayılıp, bayılan çoktur, o ayrı; zaten böylesi popülizmler yüzünden yaşanıyor ya bunca fecaat... (Balıkesir)
Tarihteki ilk PHOTOSHOP örneklerinden... 1960'lı yıllara ait bir çerçeve.. Sahibi belli ki bu Avrupa manzarasını pek sevmiş ve kendi siyah-beyaz aile fotoğrafını kesip karedeki ırmağın başına ustaca yerleştirmiş. Bunu yaparken öyle ustaca yapmış ki, dikkatli bakılmadan neredeyse seçilemeyecek kadar iyi... (Balıkesir)

****************************************************************************************

Dersim halkının heykelini diktiği "deli" ŞEUŞEN... Bu fotoğraf ayrıca Nurettin Aslan'ın İletişim Yayınları'dan çıkan DERSİM'in DİVANE DELİLERİ kitabının "kapak fotoğrafı oldu: http://www.iletisim.com.tr/kitap/dersimin-divane-delileri/9134#.VdD-B33_iUk

Yakından ŞEUŞEN... (Dersim)

Bu kare mayıs ayında çekildi. Kaideyi görmek zaten mümkün değil, hele bir de yaz ayları geldi mi heykelin yüzü yapraktan ve dallardan hiç görülemiyor. Belediyenin böylesi basit bir işi yıllardır hâlâ neden yapmadığını ise kimse bilmiyor. İlk fırsatta bir yetkiliye bunu söylemek de benim görevim olsun... (Dersim)

Beydamı Köyü'nün tepeden görünümü... Bir avuç köyde sadece yaşlılar kalmış... (Beydamı Köyü / Dersim)

1970'lerin meşhur sloganına öğrenci yokluğundan kapanan bir köy okulunun duvarında rastlamak... İki yıl önce yoktu bu yazılama... (Beydamı köyü / Dersim)

Halis köy horozu ve köy tavuğu... (Beydamı Köyü / Dersim)

Gördükleri yabancının ne yapmaya çalıştığını meraklı ve tedirgin gözlerle anlamaya çalışan köy ahalisinden iki canlı... (Beydamı Köyü / Dersim)

Katırlık zor bir mevcudiyet... (Beydamı Köyü / Dersim)

Köydeki yabancıları sadece insanlar garipsemiyordu... (Beydamı Köyü / Dersim)

Ağaç koğudunda yeşeren yeni bir hayat... (Beydamı köyü / Dersim)

 Bir gölgenin keyfi, paha biçilemez.. (Beydamı Köyü / Dersim)

"Kuzucuklar taze çimen" aradıkları anlarda... (Beydamı Köyü / Dersim)

"Kuzucuklar taze çimen" aramadıkları anlarda... (Beydamı Köyü / Dersim)

Kuşlara ilgimden dolayı hemen fark ettim. İlk defa rastlamıştım; suya dalıp çıkıyor, hatta dibe iniyor; ıslanmıyor, sanki suyla oyun oynuyor; sonra oradan bir şey yakalıyor ve ufak şelale altına yaptığı gizli yuvasına taşıyordu; belli ki orada yavruları vardı.
Bütün bunları yaparken nasıl hızlıydı anlatamam. Bu kareyi çekmek için epeyce bekledim; vaktim olsa daha yakın ve net kareler çekebilirdim ama zamanım yoktu. Belki bir başka zaman... Şu linkte de bir videosu mevcut: https://www.youtube.com/watch?v=A4Dt7KseTIs&feature=youtu.be
Bu sevimli kuşu tanımıyordum; eve gelip bakınca şu bilgiye ulaştım: http://www.trakus.org/kods_bird/uye/?fsx=2fsdl17@d&tur=Dereku%FEu  "Su Karatavuğu" ya da "Derekuşu" deniyormuş.
Malesef bu sitedeki kuşun "yayılışı" listesinde Dersim isim olarak geçmiyor. Haritada "boyalı alanda" var ama listede yok. İlginç doğrusu... (Ovacık / Dersim)

Tam da Munzur'un hayat bulduğu noktada dallarını suya sarkıtmış bir bahar güzeli... Baharın keyfi de duygusal coşkusu da gerçekten bir başka... (Munzur Gözeleri / Ovacık / Dersim)

Münzevi bir yaşam hayalinin gerçeğe dönüşmüş hali tam karşımda... (Dersim)

Munzur Vadisi'nin coşkun şelaleleri... (Dersim)

Baharın gelişi gecikince, dağlardaki karların da ömrü uzuyor... (Ovacık / Dersim)

Gençlik yıllarımda (yani 1980'lerde) aldığım bir kartpostalı, epeyce eski bir çerçeveye yerleştirdim ve kitaplığımın yan tarafına çiviledim. Sonrasında da bu kare ortaya çıktı... (Dersim)

Mutlu çocuk... (Dersim)

23 Nisan, "neşe doluyor insan"... (Dersim)

Baharın gelişi, doğanın uyanışı, en güzel mevsime merhaba!!!...  (Dersim)

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılırsa "yalnızlık" olmaz... (Dersim)

Dersim'e çamur yağmadan kısa bir süre önce...

Kargaların bahar hazırlığı... (Dersim)

Nasıl da özlemişiz bu sesleri, kulağımızın pası silindi... 15 Mayıs 2015 (Dersim)

Yerelliğin içinde bunalan herkese (ama özellikle gençlere) ilaç gibi geldiniz... (Dersim)

Yıllar sonra yeniden canlı izlediğim Kaan (hepimiz gibi) az da olsa yaşlansa da onu ve şarkılarını çok seviyoruz... (Dersim)

Günümüz insanları için AN'ı yaşamak değil de, AN'ı paylaşmak bastırılamaz bir tutku olursa... (Dersim)

Dönemimizin insanlarıyız, kayıt tutkumuzun sınırı yok... (Dersim)

Dışarıda kadınların 8 Mart coçkusu, içeride akıl ve duygular kimbilir nerelerde geziniyor... (Dersim)

Neo-liberal çocuk CAILLOU da 8 Mart'ın coşkusuna kendisini kaptırmıştı. Sanırım ona kimse 8 Mart'ın "emekçi kadınlar" bayramı olduğunu söylememiş... (Dersim)

Gerçek, eşitlik ve özgürlük kavgasının yaşı mı olur?...8 Mart 2015 (Dersim)

Munzur Dağları eşliğinde Dersim manzarası...

Kış ortası güneşin keyfini çıkaran sadece bizler değildik... (Mazgirt / Dersim)

Halis "köy tavuğu" ... (Mazgirt / Dersim)

Kışın çamaşır kurutma teknikleri... (Mazgirt / Dersim)

Mazgirt'ten karlı dağlar manzarası... (Dersim)

Mazgirt Tepeleri... (Dersim)

Tunceli Üniversitesi Kampüsü'nden panoramik kış manzarası... (Dersim)

Notre Dame'ın hortlakları, sadece ünlü Katedrali değil, kitaplarımı da "kötü ruhlar"dan koruyor... (Dersim)

"45 Derece açı ile atınız"... Bahçeli ile kucaklaşmak isteyen Dersimliler'e barikat... (Dersim)

Panaromik Dersim...

Dersim'de "kurt adam olma" vakti...

500 mm olmayınca, ancak bu kadar... (Dersim)

***************************************************************************************************

İspanya'ya geçmeden önce, sadece bir gecelik, uğradığımız İstanbul'dan bir akşam karesi... (Kadıköy / İstanbul)
Şehrin o çok bilindik silüeti... (Kadıköy / İstanbul)

 Güneş hızla batıyor... (Kadıköy / İstanbul)

 Vapursuz bir liman düşünülemez... (Kadıköy / İstanbul)

Camii, hâleler içinde... (Kadıköy / İstanbul)

Haydarpaşa, bir tarihin adı... (Kadıköy / İstanbul)

Renkler güzel bir karışım yaratmış... (Kadıköy / İstanbul)

İSPANYA GEZİSİ FOTOĞRAFLARI

Madrid'in sembol meydanlarından Plaza de Cibeles / Fountain of Cibeles / Kibele Çeşmesi'nin mermerden lahiti... (Madrid / İSPANYA)

Madrid'in ünlü Gran Via Caddesi üzerinde gösteri yapan Hintliler... (Madrid / İSPANYA)

Madrid'in tam kalbi Puerta del Sol Meydanı'ndaki El Oso y El Madrono / The Bear and The Strawberry tree / Ayı ve çilek Ağacı / Çilek Ağacına Tırmanan Ayı Heykeli... (Madrid / İSPANYA)

İspanyol ressam ve gravür sanatçısı Francis Goya'nın (30 Mart 1746 - 16 Nisan 1828) Heykeli... (Madrid / İSPANYA)

Yine sembol bir İspanyol isim, şair, oyun yazarı, ressam, piyanist ve besteci Federico Garcia Lorca'nın (5 Haziran 1898 - 19 Ağustos 1936) Puerta Del Sol Meydanı yakınlarındaki bir parktaki heykeli... (Madrid / İSPANYA)

İspanya'da en çok hoşuma giden bira, içimi çok güzel... (Madrid / İSPANYA)

Plaza Lealtad Meydanı, ATLETICO MADRID taraftarları, Ligin son haftasında BARCELONA'nın sahasında 1-1 berabere kalarak şampiyon olmanın keyfini çıkarıyorlar... (Madrid / İSPANYA)

Bu kareyi çok beğendim... Fotoğrafı her zaman insan gözü yakalar; insan bilgisi ve yeteneğiyle hayat içerisinde o anı ölümsüz kılar. Makineler ve teknolojik ürünler sadece aracıdır. (Madrid / İSPANYA)

Madrid bitpazarı El Rastro'dan bir kare... (Madrid / İSPANYA)

Plaza Mayor Meydanı ve tarihi binaları... Bizi Flemenko Dans gösterisi karşıladı... (Madrid / İSPANYA)

Flemenko dansı yapan kızlar biblosu... (Madrid / İSPANYA)

Palacio Real de Madrid / Madrid Kraliyet Sarayı, Yemek Odası... fotoğraf çekmek yasaktı ve ben bu kareyi çekmek için neler yaptım anlatamam... (Madrid / İSPANYA)

Madrid Kraliyet Sarayı'nın avlusu... (Madrid / İSPANYA)

Saray'ın diğer cephesi... (Madrid / İSPANYA)

Saray'ın tepesindeki Kral heykeli... (Madrid / İSPANYA)

Almudena Katedrali tepesindeki melek figürü... (Madrid / İSPANYA)

Yine Almudena Katedrali çatısındaki şeytanı dize getirmiş melek heykeli... (Madrid / İSPANYA)

Saray'ın hemen yanındaki parktaki bir asker heykeli... (Madrid / İSPANYA)

Gran Via Caddesi'nin bitiminde, Kibele Meydanı'na yakın yerdeki muhteşem METROPOLIS Binası... (Madrid / İSPANYA)

METROPOLIS Binasını bir de boydan görelim... (Madrid / İSPANYA)
Bu "kıymetlimiz"e markette rastladım... Alkol oranı %80'di. İçene ateşle asla yaklaşılmamalı... (Madrid / İSPANYA)

Kibele Meydanı'nın çevresindeki binalardan biri olan espana Bank Buildin - İspanya Banka Binası duvarındaki figürlerden birisi... (Madrid / İSPANYA)

Cibele Meydanı'ndaki Cibele Heykeli... (Madrid / İSPANYA)

Almaden Üniversitesi duvarlarını süsleyen ve yıllara göre ayrı ayrı olarak asılmış akademik kadrolar resimleri... (Almaden / İSPANYA)

Almaden Müzesi'nde, madenci kaskı giydirilmiş bir manken kafası... (Almaden / İSPANYA)

Almaden Müzesi'nin bir bölümü olan ve yerin 70 m altında bulunan "maden"de, vaktiyle kullanımış at ve katır koşumları... (Almaden / İSPANYA)

Maden'in aşağı kısımlarında çalışanlara su ve yiyecek sağlayan sistem... (Almaden / İSPANYA)

Maden kazıları sırasında ortaya çıkarılan 3 milyon yıllık balık fosili... (Almaden / İSPANYA)

Yerin yüzlerce metre altında çalışan madencilere manevî güç verecek dua bölümü... (Almaden / İSPANYA)

Kutsal Meryem... (Almaden / İSPANYA)

Çıkarılan madenlerin yukarıya tranferini sağlayan sistem... (Almaden / İSPANYA)

Yeryüzüne ulaşmış madenlerin dışarıya çıkarılmasını sağlayan sistem.. (Almaden / İSPANYA)

Kurtuba Camii'nin muhteşen sütunlarıyla sizi karşılayan "giriş bölümü"... (Cordoba / İSPANYA)

Kurtuba'nın Katedrale çevrilen bölümündeki genç İsa heykeli... (Cordoba / İSPANYA)

Kurtuba Katedrali'ndeki azizlerin figürlerinden birisi... (Cordoba / İSPANYA)

Şu kareyi alasıya kadar ne bel kaldı ne de diz... Yerde öylece sekizgen oldum... (Kurtuba Camii-Katedrali / Cordoba / İSPANYA)

Bu "İsa'nın çilesi" hiç bitmez zaten... (Kurtuba Camii- Katedrali / Cordoba / İSPANYA)

Kurtuba'yı böyle bomboş nasıl yakaladım, ben de inanamadım... (Cordoba / İSPANYA)

Çok beğendim bu kareyi, çekerken de farkındaydım böyle güzel olacağının... (Kurtuba Camii- Katedrali / Cordoba / İSPANYA)

Rahiplerin muhteşem biçimde dekore edilmiş toplantı salonunun en başında yer alan melek figürü... (Kurtuba Camii- Katedrali / Cordoba / İSPANYA)

Yapının Camii zamanından kalma tavan süslemesi... (Kurtuba Camii- Katedrali / Cordoba / İSPANYA)

Kurtuba'ya sonradan eklenen Hıristiyanlık geçmişinmden kalma bölümlerden birisi... (Kurtuba Camii- Katedrali / Cordoba / İSPANYA)

Triunfo de San Rafael / San Rafael's Triumph anıtı... (Cordoba / İSPANYA)

Anıtın tepesinde "zafer"i müjdeleyen melek... . (Cordoba / İSPANYA)

Yine aynı anıtın alt ve yan tarafındaki meleklerden birisi... . (Cordoba / İSPANYA)

Alcazar de Los Reyes Cristianos / Fortress of The King / Kralın Kalesi'nin bahçesindeki kadın heykellerinden birisi... . (Cordoba / İSPANYA)

Kral Kalesi'ndeki heykellerden bazıları... . (Cordoba / İSPANYA)

Kale'nin bahçesindeki havuz... . (Cordoba / İSPANYA)

Kale'nin surlarından bahçenin görünüşü... Sağda tarihi "at eğitim merkezi" görülüyor... (Cordoba / İSPANYA)

Kale'nin kiremitleri... Bu ilginç bir kare oldu, simetriyi biraz daha ayarlasam (acele ediyordum, vakit yoktu) çok daha iyi bir kare olacaktı... . (Cordoba / İSPANYA)

Gollum "kıymetlisi" yüzüğü aramayı bırakmış, "doğru yolu" bulmuş, kendini kitaba vermiş. Cordoba'daki sahafta çektim bu kareyi... Pinokyo gibi oturuyordu Gollum Ağa :) ... . (Cordoba / İSPANYA)

Tarihi Roma Köprüsü... (Cordoba / İSPANYA)

Cordoba evleri (Ayrıntılı olarak "gezi rehberi"nde bahsettim... (Cordoba / İSPANYA)

Cordoba evlerinin avluları... Bu avlu otelimize ait, kaldığımız otel de böyle bir yapıydı... (Cordoba / İSPANYA)
Cordoba evlerine bir de gündüz gözüyle bakalım... (Cordoba / İSPANYA)

Malaga Stadyumu... (Malaga / İSPANYA)

Malaga'nın merkezindeki "kapalı pazar yeri"... (Malaga / İSPANYA)

Meydanların ayrılmaz parçası havuzlar... (Malaga / İSPANYA)

Catedral de la Encarnacion de Malaga / Malaga Katedrali'nin cepheden görünüşü... (Malaga / İSPANYA)

Calle Reyes Catolicos Caddesi üzerindeki yapılardan birisi... (Granada / İSPANYA)

Çingene Mahallesi olarak da bilinen Albayzin bölgesi... (Granada / İSPANYA)

Albayzin'den bir kapı süslemesi... Cordoba ve Granada'da kapılara özellikle dikkat edin; kapılarda özel bir sanat var... (Granada / İSPANYA)

Albayzin'den başınızı yukarıya çevirdiğinizde Elhamra Sarayı görülüyor... (Granada / İSPANYA)

Albayzin'in ara sokakları... (Granada / İSPANYA)

Salobrena plajları... (Granada / İSPANYA)

Almunecar plajları ve otelleri.... (Granada / İSPANYA)

Elhamra Sarayı'ndaki kalıntılar... (Granada / İSPANYA)

Elhamra Sarayı içindeki bir hediyelik eşya dükkânının para koleksiyonu...Bizden de bir 5 TL var... (Granada / İSPANYA)

Elhamra Sarayı içerisindeki kiliseden bir kare... Yine "bunu çekeceğim" diye, ne bel ne diz kaldı... (Granada / İSPANYA)

Elhamra Sarayı içerisindeki V. Carl Sarayı'nın avlusu (patio)... Bina içerisinde bir de güzel sanatlar müzesi var ki, kesinlikle tavsiye ederim... (Granada / İSPANYA)

V. Carl Sarayı'nın üst katları... (Granada / İSPANYA)

Elhamra Sarayı'ndan Albayzin'e bakış... (Granada / İSPANYA)

Buraya "Çingene Mahallesi" diyorlar... (Granada / İSPANYA)

Doruklarının sürekli karlı olduğu söylenen Siera Nevada dağları... Buradan kanallarla Saray'a su da getirilmiş... (Granada / İSPANYA)

Umumî görünüş... Elhamra Sarayı'ndan Granada şehrine bakış... (Granada / İSPANYA)

Granada, umumî görünüş... (Granada / İSPANYA)

Elhamra Sarayı bahçesi... (Granada / İSPANYA)

Elhamra'nın ötüşleriyle insanı mest eden kuşlarından birisi... Bizim "karatavuk" dediğimiz kuşa çok benziyor... (Granada / İSPANYA)

Saray evleri ve havuzlarından görüntüler... (Granada / İSPANYA)

Saray'ın (büyük ihtimalle) dinlenme yerlerinden birisi... (Granada / İSPANYA)

Saray'ın iç mekânlarından birisi... (Granada / İSPANYA)

Granada'dan Toledo'ya giderken yolda rastladığımız kalelerden birisi... Bu bölgeye boşuna "Castilia/Kaleler Ülkesi" demediklerini anlıyorsunuz. O kadar çok kale var ki... (Granada - Toledo arası bir yerlerde / İSPANYA)

Toledo'nun girişinden şehrin görüntüsü... (Toledo / İSPANYA)

Yukarıdaki karede, sokaktaki çöp bidonundan yiyecek bir şeyler arayan bir adam var. Adam elinde köpeğinin tasmasını tutuyor. Köpeği de dükkâna bağlanan bir başka köpek ile koklaşıyor. Diğer köpeğin sahibi de içeride alışveriş yapıyordu. Bu kişi dışarıya çıktığında ise kendi köpeğini sertçe çekip, evsizin köpeğinden uzaklaştırdı. Neme lazım, hastalık falan kapar veya olası çiftleşmelerde saf ırk bozulur (damıtılmış ırkçılık) vs. vs. diye düşünmüş olma ihtimali fazla, adama sevimsiz de bir bakış atıp gitti... Neticede hayvanlar bunun bilincinde değildi, olamaz da; fakat yine de onlar doğal olanı yaşıyorlardı. Velhasılı kelâm, burada, normalde insan toplumlarında iki kişi arasında gerçekleşmesi gereken diyalog/yakınlaşma/ilişki, hayvanlar arasında gerçekleşiyordu. Tabi ki bu insanların, sınıflı bir toplumda aynı mekânları tüketme, oralarda birlikte bulunma şanşları hiç yok. Ancak böyle sokakta, köpeklerimiz vasıtasıyla karşılaşıyoruz ve hemen kaçar gibi uzaklaşılıyor. Aynı havayı soluyoruz ama farklı mekânları tüketiyoruz. Baksanıza, birisi içeride alışveriş keyfi yaşıyor; diğeri karşıdaki çöp kutusundan karın doyurma derdinde; bir başkası da kalkmış bir ülkeden turist olarak gelmiş, elindeki makineyle çektiği karelerin sınıfsal analizini yapmaya çalışıyor. Rezalet!... Ne demişti Theodor Adorno, "yanlış hayat doğru yaşanamaz"... İşte, buyrun bakalım... (Toledo / İSPANYA)

Toledo'nun muhteşem dükkânlarından iki kare... Kadim dost SANCHO PANZA... (Toledo / İSPANYA)

CERVANTES'in ölümsüz karakteri: DON KİŞOT... (Toledo / İSPANYA)

Bu da ustanın kendisi: MIGUEL de CEVANTES... Gittiğimiz her yer, ustanın heykelleri ve adlarıyla doluydu... (Toledo / İSPANYA)

Toledo'nun insanı kendisine hayran bırakan hediyelik eşya dükkânları... (Toledo / İSPANYA)

Catedral de Santa Maria de Toledo / Toledo Santa Maria Kadetrali... (Toledo / İSPANYA)

Katedralin iç mekânı... karede çok belli olmuyor ama yukarıdaki güneş ışığı alan bölüm, muhteşem tasarlanmıştı. Hemen ilgi çekiyordu ve çok orijinaldi.... (Toledo / İSPANYA)

Ortaçağ dokusunu günümüzde de koruyan Toledo sokakları... (Toledo / İSPANYA)

Toledo'daki kalelerden birisi daha... (Toledo / İSPANYA)

Son gecemizde Madrid'e döndük... Cibele Meydanı'ndaki Palacio de Cominicaciones adlı yapı... (Madrid / İSPANYA)
Döneceğimiz günün gecesi (24 Mayıs) Şampiyonlar Ligi Finali'nde iki İspanyol ekip REAL MADRID ile ATLETICO MADRID Lizbon'da kupa için karşılaşıyorlardı. Şehrin her yeri de bu FİNAL için hazırlanmıştı.... (Madrid / İSPANYA)
***********************************************************************************

Tunceli Üniversitesi öğrencileri dün akşam Haldun Taner'in "Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım" adlı ünlü oyununu sahnelediler. Hepsi amatördü ve belki de hepsi ilk deneyimlerini yaşıyorlardı ama tümü olağanüstüydü. Üniversiteli olmanın, bir bakıma "sanat" demek olduğunu, unutmuştuk, bunu da bize anımsattılar. Sanatla daha da güzelsiniz, sağolun, varolun... Genç arkadaşlarıma gönülden tebrikler... (Dersim)

Bu etkileyici performansın içerisinde kendi öğrencilerimizin de bulunduğunu görmek, güzel bir duygu... (Dersim)

Levent Kırca'nın "sarhoş" rollerinden sonra ilk defa bir sarhoş rolü oynayanın (ortadaki genç arkadaşımız) rolüne bu kadar hâkim olduğunu gördüm... (Dersim)

Vicdanî performansı muhteşemdi... (Dersim)

Dersimspor - Arhavispor maçında (maç sonucu: 3-1) rakip takım tribünlerinde bir yalnız adam... "İçimizdeki Arhavili"... (Dersim)

Bu mezar taşlarının "erkekliği, gücü, yiğitliği, dövüşçülüğü" temsil ettiği söyleniyor... (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)
Mezarların yeni olanları da var... (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Yine de burasının bir "mezarlık olduğu" unutulmamalı... (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Bazı mezar taşları tahrip olmuş. Köylüler "define arayıcılarının mezar taşlarını tahrip ettiğini" söylüyorlar. (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)
WEB'de biraz araştırınca, (pek çok konuda olduğu gibi) bu konuda da müthiş bir kültürel kavganın olduğuna da rastladım. http://www.dersim.biz/html/dersim_mezar_taslari.html (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)
Yine de konuyu "Türklük" üzerinden açıklamaya çalışan iddialar en çok tepkiyi çekiyor. Örneğin, şunun gibi: http://www.mustafaaksoy.com/makale-114-Tunceli-de-Koc-Koyun-Heykelleri-ve-Balballar (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Dersim Alevi inancı gereği Güneş'in doğduğu yere bakan koçbaşlı mezar taşları. Üzerlerinde "Güneş Kursu" kazılı... (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Belki de "koç başları"nın sonucu olsa gerek, bazı iddialara göre de bu mezar taşları "Akkoyunlu ve Karakoyunlu" dönemine aitmiş: http://www.e-tarih.org/sayfam.php?m=teser&id=1539 (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Şurada damardan giren ve hiç sempati duymadığım bir dille anlatılan bir video mevcut: http://www.vidivodo.com/video/kocbasli-mezarlar-/231005 (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Mezar taşından kültürel üstünlük kuran bir dile sahibiz, zor bir durum... (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Munzur'a yağış az düşünce erimeyen kar tamamen buzlaşmış... (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

 Dağ başında kıskanılası bir münzevî evi... (Demirköprü Mevkii / Hozat / Dersim)

Munzur Dağları... Bu yıl kar çok az yağdığı için, olağanüstü bir durum söz konusu... (Geyiksuyu / Dersim)

Uzunçayır Baraj Gölü altında kalan ev ve tarlalar... Suyun kot izi, fotoğrafın üst kısmında rahatlıkla görülebiliyor. Bahar ile birlikte sular tekrar yükselince herşey yine sular altında kalacak ve izler kaybolacak... (Dersim)

Uzunçayır Baraj Gölü suları altında kalan bitki örtüsü. Sular çekildiği için katliam ortaya çıktı. Beyaz renkte görülen bitkiler tamamen ölü... (Dersim)

Klasik beğenilerim (Martin Mystere, Ken Parker, Thorgal, Zagor) kadar beni benden alan bir başka çizgi roman da "LONE WOLF and CUB" oldu. Sinematografik kareleri, usta işi çini çizimleri (çizeri: Goseki Kojima), sağlam hikâye yapısı (senaryo: Kazuo Koike),  çift sayfaya yayılan çizim tekniği, insanın ve hayatın içerisindeki şiddetin destansı anlatımı, küçük velet DAIGORO'nun (özelllikle bakışlarıyla) güçlü bir karakter kattığı dinamiği ve Edo dönemi Japonyasını sanki bir tarih kitabı gibi anlatan metinleriyle okumaya doyamadığım bir çizgi roman daha kazandım. Çizgi roman müptelalarına şiddetle tavsiye olunur. Şu LİNK'lerde ufak bilgiler var: https://eksisozluk.com/lone-wolf-and-cub--542444 ; http://en.wikipedia.org/wiki/Lone_Wolf_and_Cub Vaktiyle şu isimde bir filmi de çevrilmiş: http://www.imdb.com/title/tt0068815/ 
 
Tıpkı bir film gibi, bir çizgi romanı da "iyi" yapan şey, senaryosudur. LONE WOLF and CUB'da bu fazlasıyla var... (DERSİM)

 Yılın ilk karı dün (30 Kasım 2013) yağdı ve ZEL DAĞI beyaza büründü... (DERSİM)
 
Bu turun fotoğrafı seçtim bu kareyi... (Ürgüp/Nevşehir)

İşte size bir postmodern görüntü... Sahtesi ve aslı arka arkaya... (Ürgüp/Nevşehir)
 
Eski kartpostalların diliyle söylersek: Ürgüp Umumi Görünüm... (Nevşehir)

Gittiğim her yerde seni arar gözlerim,
Canlı veya cansız mutlaka bulurum seni,
Güzel bir kadını izler gibi izlerim uçuşunu,
Bir kanat çırpışındadır aşk, sevda, çocukluğum,
Ve hayatıma dair ne varsa,
Yavuz ÇOBANOĞLU (Avanos/Nevşehir)

Çömlek yapım atolyeleri... Bir de anı paylaşayım, işletmeden sorumlu genç beni fotoğraf çekerken görünce yanıma geldi ve "fotoğraf çekmenin yasak olduğunu" söyledi. Ben hemen "neden?" diye sordum. Kültür Bakanlığı yasaklamış (=resmî otorite) flaş ve navigasyon taşlara zarar veriyormuş. "Fotoğraf makinemin SRL olduğunu, flaşsız çekim yapabildiğimi, cep telefonu kullanmayacağımı" söyleyince, kerhen "tamam" dedi. İzni almıştım ama işim daha bitmemişti. Gence belli ki Roma Devri'nden kalma bu yapıya "koca koca çivilerle, duvarlardaki yüzlerce çanak çömleğin yapıya zarar verip vermediğini, Kültür Bakanlığı'nın bu konuda ne düşündüğünü" sordum. Geriye döndü ve uzayıp gitti... (Avanos/Nevşehir)

Tanrıların Anası, Ana Tanrıça KİBELE/KYBELE'nin son durağı... (Avanos/Nevşehir)
 
Uçhisar Kalesi... Cüssesine ve kısıtlı işlevine bakınca, insanın bunun bir kale olduğuna inanası gelmiyor. Yukarıda, en tepede bir şey yok, merak etmeyin. Güzel bir Kapadokya manzarası dışında tabi ki, sadece bunun için bile çıkmaya değer... (Uçhisar/Nevşehir)

Uçhisar Kalesi'nden Kapadokya'ya bakış... Kasabaya Kale'nin gölgesi düşmüş... (Uçhisar/Nevşehir)
 
Kapadokya'nın gün batımı ile renkten renge giren coğrafî güzellikleri... (Uçhisar/Nevşehir)
 
Uçhisar Kalesi'ni "koruyan" güvenlik kamerası... Pek bir "şirin", "sempatik", "robotumsu"... Muhteşem manzaranın eğreti çıkıntısı... (Uçhisar/Nevşehir)

Minaredeki "teknoloji", gerçekten hayranlık uyandırıcı... Bu memlekette her işimiz böyle "emanet", böyle "eğreti" mi olmak zorunda?... (Beypazarı / ANKARA)

Ne temiz bir su ne de balık bıraktık, asıllarını yok ettik. Böyle sahte ve yapmacıklarıyla idare ediyor, hayalleriyle avunuyoruz. (Kültürpark/Balıkesir)

İzmir'de bir minibüste çektim bu kareyi, (bir fotoğrafçı faciası olarak) aynada görülüyorum zaten... İnanın ki, sadaka'nın böylesine mucizevî etkileri olduğunu bilmiyordum, böylece öğrenmiş oldum. Bunun doğru olduğunu kabul edersek, üniversitelerdeki, tıp, ilahiyat, sosyoloji, felsefe, psikoloji ve iktisat bölümleri acil tarafından kapatılmalı... 1-2 TL ile halletmek varken bu sorunları, bunca masrafın hiç gereği yok!... (İzmir)

Burası Kışla Meydanı, Seyit Rıza Heykeli'nin olduğu park.. Önde Grup Yorum konser veriyor, arkada teyzemin hiç umurunda değil... Özelikle dikkat ettim, bu durum konser boyunca böyle sürüp gitti... (Dersim)

YILMAZ GÜNEY'in yalnızlığı... (Dersim)

En son 10'lu yaşlarında şahit olmuştum böylesi bir teknolojiye... Biz hep teknolojiyi "en yeni" sanıyoruz ya, evet bu da bir teknoloji... Çocukların nasıl eğlendiklerini görmeliydiniz... (Dersim)

MUNZUR FESTİVALİ zamanında yükleyememiştim, bu fotoğraflara ancak sıra geldi. Karede bütün semboller sırasıyla görülüyor. (Dersim)

PARİS GEZİ FOTOĞRAFLARI

Paris'e doğru uçarken ALP DAĞLARI... (İsviçre-İtalya sınırı üzerinde bir yerlerde)

LOUVRE MÜZESİ'ne açılan kapı... Afişler, Parislileri sanatsal etkinliklere davet ediyor... (Paris/Fransa)

LOUVRE'daki Eski Mısır Medeniyeti'ne ait heykellerden biri. Heykelin yüzündeki ifadeye dikkat. Arkasındaki gölgeler de fotoğrafa güzellik katmış... (Paris/Fransa)

LOUVRE'da böylesine ilginç denemeler de mevcut... (Paris/Fransa)

LOUVRE'da en çok ilgimi çeken ve beni etkileyen heykel... Semadirek Kanatlı Zaferi/ Nike... (Paris/Fransa)

Türkiye'dekilere "müze" diyenleri Avrupa'daki müzeleri görmeye davet etmek lazım... (Paris/Fransa)

LOUVRE'daki tavan resimlerinden... (Paris/Fransa)

Hangi ayrıntı üzerine düşüneceğimi şaşırdığım anlardan birinde... (Paris/Fransa)

Anlatım önemli bir insanî ihtiyaç. Doğal olarak fotoğraf vb'nin olmadığı dönemlerde de, insan duygularını heykeller ve resimler ile anlatılıyor... (Paris/Fransa)

Eski Mısır Medeniyeti'ne ait bir eser. Sanırım bir mumluk... (Paris/Fransa)

Eski Mısır Medeniyeti eserleri... (Paris/Fransa)

Mısır Firavunları'nın yazmanı. O kadar çok ve farklı tasviri var ki, sadece bu heykellerden "yazmanlar bölümü" bile oluşturulabilir... Paris/Fransa)

Her kültürde hemen hemen aynı "pis gülüş" ile ifade edilen, kurnaz ve düzenbaz tip... (Paris/Fransa)

LOUVRE'un her biri başka bir sanatsal hazine olan salonları... Paris/Fransa)

Vaktiyle ellerinde ne tutuyordu acaba?... Paris/Fransa)


Firavun heykelleri... Yüzdeki hüzne dikkat... (Paris/Fransa)

Bu da epeyce bir şaşırmış... (Paris/Fransa)

Antik Mısır medeniyetinin muhteşem mirasları... (Paris / Fransa)

Eski Mısır Medeniyeti'nin kutsal hayvanı: Kedi... (Paris/Fransa)

Saç tokası... (Paris/Fransa)

RA'nın gözü... Çok etkileyiciydi... (Paris/Fransa)

İbis Kuşu başıyla tasvir edilen Eski Mısır Tanrısı, Thoth... Ay, zaman, bilgelik ve yazı tanrısıymış... (Paris/Fransa)

LOUVRE'daki tek Türkçe cümle... (Paris/Fransa)

Benim karga bu sefer de sağ köşeye tünemiş:) ... (Paris/Fransa)

Fransa'nın sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterand tarafından 1989 yılında yaptırılan ve pek çok (bence haklı) eleştiri alan cam piramitin üzerindeki "sonsuzluk işareti"... (Paris/Fransa)

(LOUVRE Müzesi üzerindeki Fransız filozoflarının heykellerinden: MONTAIGNE... (Paris/Fransa)

Disneyland'taki "Adventure Land" bölümünün "korsan haritası" biçimindeki tasviri... (Disneyland/Fransa)

Paris Disney Park'taki yapay gölde Jack Sparrow'un gemisi "Black Pearl - Siyah İnci" ve Kafatası Mağarası... (Disneyland/Fransa)

Disneyland'ın etrafındaki tren turu... (Disneyland/Fransa)

Bu da "tarihî" trenimiz... (Disneyland/Fransa)

Disneyland, Walt Disney'in hayallerinin yarattığı bir dünya ama şu an ortaya çıkanları Walt Amca bile düşleyemezdi... (Disneyland/Fransa)

Disney'in ünlü şatosu... (Disneyland/Fransa)

 
Disneyland, insanın yarattığı bir dünya cenneti... (Disneyland/Fransa)

Notre Dame'ın hortlakları, hediyelik eşya olarak alıcılarını bekliyor... (Paris/Fransa)

Notre Dame'ın hortlaklarının başka versiyonları... (Paris / Fransa)

St. Michel Meydanı, sanat, kültür ve buluşmanın adresi... Bu meydana bayıldım... (Paris/Fransa)

Paris'te hükümet binaları... Karşılaştırma yapmaya gerek var mı?... (Paris/Fransa)

Şehrin her yanı, heykellerle dolu... (Paris/Fransa)

Pont Des Arts Köprüsü'ndeki 5 Binden fazla kilitten bir grubu... Bu fotoğraf bence, Paris'te çektiğim en güzel karelerden birisi... Ben bu karelere "TOP 10" diyeceğim... (Paris/Fransa)

Seine Nehri kenarındaki "kıyı düzenlemeleri"... (Paris/Fransa)

Seine Nehri üzerinde tekne gezisi yapan Japon turistler... Dünya'nın en eğlenceli turistleri yine japonlar... (Paris/Fransa)

Jardin Des Tuileries Parkı'ndan bir kare... (Paris/Fransa)

İşte TOP 10'dan biri daha... O karga ne güzel durmuş orada, fotoğrafa ayrı bir anlam ve güzellik katmış... (Paris/Fransa)

Jardin Des Tuileries Parkı'nın kadın heykelleri... Kaldırmaya çalışan bir belediye, spreyle boyayan, kıran, parçalayan vandallar, göğüs uçlarını işaretleyen ya da görünce tahrik olan zavallılar yok... (Paris/Fransa)

Lüksemburg Bahçeleri'nin ortasındaki büyük havuz... (Paris/Fransa)

PAN ve Fülütü... Lüksemburg Bahçeleri içerisindeki heykellerden birisi... (Paris/Fransa)

Lüksemburg bahçeleri'ndeki Arthur Bourgeois'e (1838-1886) ait "Yunanlı Aktör" heykeli... (Paris/Fransa)

SAINT SUPLICE Kilisesi'ndeki Meryem Heykeli... TOP 10'dan biri başka kare... Şu gölgelere bakar mısınız? İnsan gözü hiçbirisine odaklanamıyor... (Paris/Fransa)

Devasa cam vitray işlemeleri... SAINT SUPLICE Kilisesi... (Paris/Fransa)

İsa'nın çilesi... SAINT SUPLICE Kilisesi... (Paris/Fransa)

TOP 10'dan bir başka kare... Yine SAINT SUPLICE Kilisesi... Arka fonu biraz daha öldürebilseydi daha harika olacaktı... (Paris/Fransa)

SAINT SUPLICE Kilisesi... Kilise fotoğrafçılığına doğru gidiyor muyum ne?... (Paris/Fransa)

SAINT SUPLICE Kilisesi'nin iç mekânı... (Paris/Fransa)

Sacre Coure'den aşağı inerken, sokaklardaki grafitti'ler... Grafitti'nin bir alt kültür ve direniş aracı olduğunu GEZİ PARKI bize öğretmedi mi?... (Paris/Fransa)

Sacre Coure civarındaki çeşmeler... Bana güvenin ki, şuradan akan su, Munzur Su'dan daha iyiydi... (Paris/Fransa)

İşte TOP 10'dan bir başka kare daha... Bu bir duvar resmi ama canlı gibi duruyor... (Paris/Fransa)

Fransız "hand made" oyuncaklar... (Paris/Fransa)

Sacre Coure Bazilikası'nın su giderleri... (Paris/Fransa)

Sacre Coure Bazilikası'nın tepesindeki İsa Heykeli... TOP 10'dan bir başka kare daha... (Paris/Fransa)

Sacre Coure Bazilikası'nın koruyucu şovalyeleri... (Paris/Fransa)

Yine TOP 10 ve yine en beğendiğim karelerden birisi... Şovalye karede, sonsuzluğa meydan okuyor gibi çıkmış. Dalıp gittim bu fotoğrafta... Sacre Coure Bazilikası'nın koruyucu şovalyeleri... (Paris/Fransa)

Sacre Coure Bazilikası'nın iç mekânı... Fotoğraf çekmek yasaktı ama kim dinler ki?... (Paris/Fransa)

Yine Sacre Coure Bazilikası'nın iç mekânı... Şu tavan resimlerine ve süslemelerine, bakar mısınız?... (Paris/Fransa)

(LOUVRE Müzesi etrafında gezinirken, kafamı kaldırmamla birlikte bu saati gördüm. Saat çalışıyordu. Şunun güzelliğine bakar mısınız?... (Paris/Fransa)

Paris'te parkların ortalarında büyükçe havuzlar var ve havuzların ortaları genelde bu tarz heykellerle dolu... (Paris/Fransa)

Notre Dame Katedrali'nden bakarak "Seine Nehri'ne ve Paris manzarasına dalıp gitmek" dedikleri bu işte!... İleride Eyfel Kulesi görülüyor... (Paris/Fransa)

Notre Dame Katedrali'nin arka bölümü, Seine Nehri'nin ada oluşturup, çatal yaparak tekrar birleştiği kısım... (Paris/Fransa)

Notre Dame Katedrali'nin koruyucu hortlakları... Bu fotoğraf sanatı açısından çok klasik bir kare ama bence arka plân ölünce çok güzel oldu ve TOP 10'da kendisine yer buldu... (Paris/Fransa)

Notre Dame'dan Eyfel'e kötü kötü bakmak... (Paris/Fransa)

Sanki Ouasimodo'nun ruhu bu heykelde yaşıyor... (Paris/Fransa)

Notre Dame'ın su olukları... (Paris/Fransa)
TOP 10'dan bir başka kare daha... Favori hayvanımı buldum yine :) Şu güvercin azıcık kafayı kaldırsa, çok daha iyi bir kare olacaktı... (Paris/Fransa)

Notre Dame Katedrali'nin kapısı üzerindeki aziz heykelleri... "Şu heykellerin anlatmak istediğini internetten aramama rağmen bir türlü bulamadım..." diye yazmıştım bir yıl önce (2013), şu satırları 2014'ün Ağustos ayında yazıyorum, sağolsun dikkatli bir arkadaşımız beni uyardı: Paris  Notre Dame Kilisesi'ndeki Azizler resmi aslinda, ilk Hristiyan dönemindeki, Hiristianlığı seçtiği için kafası kesilen Gentian ile Roma'dan gelen Victoricus ve Fusciani resmeder. Asıl ünlü gösterimi Amiensteki klisededir... Bir de link vermiş: http://en.m.wikipedia.org/wiki/Amiens_Cathedral İnsan mutlu oluyor... (Paris/Fransa)

Notre Dame'ın kubbe süsü... Bu kareye bakarak bunun bir tavanda olduğunu anlamak gerçekten zor... (Paris/Fransa)

Notre Dame'ın iç mekânındaki heykeller... Camlardan giren güneş ışığının içeride mistik bir hava yarattığını söylememe gerek yok sanırım... (Paris/Fransa)

Dua eden İsa... Camdaki vitraylarda anlatılan dinî olaylara da dikkat... (Paris/Fransa)

Notre Dame Katedralinden... (Paris/Fransa)

 Notre Dame Katedrali iç mekân... (Paris/Fransa)

TOP 10 için bir başka kare daha... Notre Dame'ın "dilek mumları"... (Paris/Fransa)

Notre Dame'ın heykelleri... (Paris/Fransa)

TOP 10 için bir kare daha... Arka plân güzel bir dekor oldu... (Paris/Fransa)

Notre Dame'da vitrayların ışığında kaybolan bir aziz... (Paris/Fransa)

Notre Dame Katedrali... (Paris/Fransa)

Dua, dinin önemli bir ritüeli tabi ki... (Paris/Fransa)

Notre Dame'ın, fotoğraf çekmeyi kışkırtan, vitrayları beni gerçekten büyüledi... (Paris/Fransa)

Notre Dame Katedrali... (Paris/Fransa)

Notre Dame'ın melekleri... (Paris/Fransa)

Paris'in mavi kumruları... Öyle cana yakınlar ki, anlatamam... (Paris/Fransa)
 
TOP 10'dan bir başka kare... Arka plânda Eyfel'i kullanmak isterdim ama hem Eyfel'in altındaydık hem de az sonra bu biletleri bizden alacaklardı. Dolayısıyla sadece böyle bir kare ortaya çıktı. Yinde de iyi bir kare oldu... (Paris/Fransa)

Ürkütücü ve kocaman bir demir yığını, işte EYFEL KULESİ... (Paris/Fransa)

 Kule bu açıdan daha sempatik görünüyor... (Paris/Fransa)
 
Bu açıdan anlaşılmıyor ama inanın çok yüksek çoookkk... (Paris/Fransa)
 
EYFEL KULESİ'nden Alexandre III Köprüsü'ne bir bakış... (Paris/Fransa)
 
EYFEL KULESİ'nden bakınca Paris dümdüz ve gri bir şehir... (Paris/Fransa)
 
Tüketim kültürünün ibadet mekânları AVM'ler... Vaktiyle bir tahta etrafına çivilenen dört tekerlekle keyif bulanların torunları, bıgün elinin altında binlerce imkân olmasına rağmen, ne hikmetse ve ısrarla sıkılıyorlar. Sıkılınca tüketim toplumunun çarkları kucağını açmış seni bekliyor. Tükettikçe varolduğunu zanneden, varoldukça tükenen insan kalabalığı... Sonra gelsin "insalık öldü","kimsede vicdan kalmadı","herşey para","kime güveneceğiz?" eksenli boş boş yakınmalar... KARL MARX'ta "Meta Üretim" ile GEORG SIMMEL'in "Para Felsefesi"ni okuyun, iyi bir başlangıç olsun sizlere!.. (Optimum AVM/İZMİR).

AKASYA yeme keyfine tam gaz devam... (Dersim)

İzmir Kitap Fuar'ından aldım bu seriyi. OĞLAK Yayınları 20. yıl yüzü suyu hürmetine %50 indirime girmişti. Yaz okumaları seti şimdiden hazır... (Dersim)

Politika ve popüler kültür kardeşliği: Popüler Politik Bir Sembol... Kemalistler'in BANDIRMA Vapuru varsa, İslâmcılar'ın da artık MAVİ MARMARA'sı var. Nur topu gibi bir vapurumuz daha oldu, üstelik yardım toplama veya kumbara vazifesi de görüyor. Olmadı ver çocuğun eline oyuncak niyetine oynasın... (Dersim)

Karanlığın çağrısı... (Dersim)

Bugün YGS Sınavı'nda görevliydim. Dağıtılan kalemlerin üzerinde aynen bunlar yazıyordu. Mistifikasyonunuzu sevsinler sizin, iyi mi?... (Dersim)

Gol atınca kendini vaktiyle keşfedilmemiş "yıldızlar"dan zanneden, tatmin edilmemiş egoların doyurulmaya çalışıldığı, özellikle orta yaş kuşağı erkeklerin içlerindeki "futbolcu"yu (o yaşta bile) ürkütücü bir ısrarla aradıkları haftalık uğraş... (Dersim)

"Günün fotoğrafı" payesi bu karenin oldu... Malesef bir kediden:( ... (Beydamı/Dersim)

Hiç sevmem kedileri, içten pazarlıklı insanlar gibi geliyorlar bana... (Beydamı/Dersim)

Kulakları daha yeni kesilmiş, yaraları bile duruyordu. Bakışlarda ve duruşta, yaptığı işi ciddiye alma, bir görev azmi ve kararlılığı var. Bir avuç tombalak haliyle bizlere "hırlamak" ile "oyun oynamak" arasında gidip gidip geldi. Bugün bir fiil gördük, "on numara bekçi köpeği" olacağı daha bu yaştan belli... (Beydamı/Dersim)

Hiçbir şehirli, işini gücünü bırakıp yarım saat dikilip bize poz vermez, bu köylü amca (biz rezil modern'ler için) bunu yaptı... (Beydamı/Dersim)
 
Sadece yüzler değil, eller de bir hayatın hikâyesini anlatabilir... (Beydamı/Dersim)

Şehirli kepazeliği... Burada mevzu abartılsa da malesef bu fotoğraflar başka türlü çekilemiyor, bunu da akılda tutmak gerek... (Baydamı/Dersim)

Bu kadın hiç tanımadığı bizlere, çocuklarına sarılır gibi, tek tek sarıldı ve samimiyetle öptü... Kendine yabancılaşmış şehirli modernlerin özlediği ama başkasına karşı bir türlü gösteremediği kıskanılası bir davranış yani... (Beydamı/Dersim)

Teyze 1938'de 10 yaşındaymış. Kendi söylemedi, bizim tahminimiz... Yaşını söyleyince Dersim coğrafyasında bilinen tek milad, akla gelen ilk tarih olan 1938'den ışık hızıyla yapılan bir çıkarım oldu bizimkisi... Genç arkadaşlardan birisi "1938'de neler yaşadın anlatsana nine?" deyince, evet tam da O AN'da, gözleri böyle daldı gitti kadının, boğazı düğümlendi, neredeyse ağlayacaktı. Bir kelime bile etmedi, edemedi. Belli ki, acısı çok büyüktü ve bellki de her gün unutmak istediğini bizler anımsatmıştık. Durumu sezip hemen toparladık ve konuyu değiştirdik. Geriye tam da O AN'da objektifime takılan bu anlam yüklü gözler kaldı... (Beydamı/Dersim)

Güneşi ucundan, kıyısından göre bütün yaşlılar gibi kemikleri ısıtmak için bir duvarın dibine dizilmek... Akıldan kimbilir neler neler geçiyor?... Bu gruptakilerin en genci 85 yaşında... (Beydamı/Dersim)

Çocuk ve gençlerin olmadığı bir köyde, her yaşlı bir diğerinin yoldaşı, birbirlerinin vasiyetinin canlı şahidi gibi sanki... (Beydamı/Dersim)

"Ben gençliği biliyorum, peki sen yaşlılığı biliyor musun?" bakışları... Zor ve bir o kadar da hüzünlü... (Beydamı/Dersim)

Usul usul akıyor köy sokaklarındaki minik su yolları / Tıpkı bir köy hayatı gibi / Dingin ve kendinden emin ... (Beydamı/Dersim)

 Gece lambası vazifesi de gördüğü anlaşılan bir ayna... (Beydamı/Dersim)
 
ATATÜRK Büstü... Ağlıyor mu ne?... (Beydamı/Dersim)

Tabela uzun yıllar önce Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan, Milli Eğitim Bakanlığı'na geçmiş... Şu an çocuk olmadığı için köy okulu kapalı... (Beydamı/Dersim)

Son karlar, son kar fotoğrafları... Artık baharı bekliyoruz. Baharda bambaşka bir güzelliğe bürünüyor bu coğrafya... (Dersim)

Yazın üzerinde sincapların cirit attığı dev meşe ağaçları... (Dersim)

 Kafelere giden yol... (Dersim)

Yazın bile kayan taşlardan yapılmış bu merdivenler, "usta işi" yani... Kışın karda buzda nasıl inilip-çıkılıyor hiç düşünmeyin daha iyi... (Dersim)

"Fotoğrafı çekerken o silüet orada yoktu, işte ruh'un varlığının ispatı" dermişim meğer:))... 30 yıl önce olsa dindarlara iyi bir malzeme olurdu bu kare ama artık heyecana mahal yok, bu sadece basit bir fotoğraf hatası... (Dersim)

Beyazlık şehri aydınlatmış... (Dersim)

MAVİ KÖPRÜ'ye bakış... (Dersim)

Köprüyü, böyle bir yanı eksik değil de, tam çekmek isterdim ama köprünün sağ tarafında yoğun bir ışık kümesi vardı, bu ışıklar karede patlatıyıp  kompozisyonu bozuyordu. O yüzden, köprüyü böyle eksik aldım... (Dersim)

MAVİ KÖPRÜ ya da Dersim'in  Saat Kulesi... (Dersim)

Şehrin Munzur'daki yansımaları... Fotoğraf için mekân sınırlı ama merak bakî... (Dersim)

"Munzur ezo, ez Munzuro"... (Dersim)

Güzün tekrar sular altında kalacak kafeteryalar... (Dersim)

Kışın son demleri... (Dersim)

ÖYKÜ KAFE'den Munzur'a bakış... (Dersim)
 
İzmir Saat Kulesi (Yapımı: 1901) cep telefonu ve alışveriş merkezleri çağından önce, herkesin altında buluşmak için sevgilisine, eşine, dostuna, akrabasına ya da komşusuna randevu verdiği en bilindik ve en garanti yer... (İZMİR)

Bizzat şahit oldum ki, şimdilerde İzmir'deki bazı lise öğrencileri, Saat Kulesi'nin nerede olduğunu bile bilmiyorlar. Anlamak lazım, bu devir de böyle bir devir işte... (İZMİR)

Türk'e, Türklük propagandasına tam gaz devam... Sağ alt köşede ise yaşıtları çoktan kapıya kilit vurmuş olan emektar İzmir Sineması, zamanın yıpratıcılığına karşı azimle direniyor. Vizyonda ise Cem Yılmaz var:)... (İZMİR)

Dünyaca ünlü otellerin çevrelediği Cumhuriyet Meydanı... En sağda Mövenpick, sarı ışıklarıyla Hilton arkada, hemen ortada Swissotel... (İZMİR)

Şehrin, sanat demek olduğunu anımsamak isteyenlere... (İZMİR)

 
Cumhuriyetçi İzmir'den manzaralar... Kaidenin arka taraflarına düşen Gürçeşme civarındaki mahallelerdeki sefalet, ironinin tavan yaptığı durumu işaretliyor.. (İZMİR)
 
Taraftar dayanışması... Hem tribünde hem sokakta hem de ölümde... (Buca/İZMİR)

"Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlâklısını severim"in bir başka versiyonu gibi olmuş... (Buca/İZMİR)

IKEA mucizesi... Ne işe yaradığı ise meçhul... (İzmir)

Uzunçayır Baraj Gölü dondu. Kar, fakirin üstüne yağmaya devam ediyor...(Dersim)
Şu güzel dizeleri anımsama vakti:

DİYARBEKİR KALESİNDEN NOTLAR VE ADİLOŞ BEBE'nin NİNNİSİ
"...Hamravat suyu dondu,
Diclede dört parmak buz,
Biz kuyudan işliyoruz kaba - kacağa,
Çayı kardan demliyoruz.
Anam sır gibi saklar siyatiğini,
"Yel" der, "Baharın geçer".
Bacım, ikicanlı, ağır,
Güzel kızdır, bilirsin.
İlki bu, bir yandan saklar utanır
Ve bir yandan korkar
Ölürüm deyi.
Bir can daha çoğalacağız bu kış.
Bebeğim, neremde saklayım seni?
Hoş gelir,
Safa gelir,
Ahmed Arif'in yeğeni..."


Kar(t)postal sevenlere... Evimin karşısındaki dev meşe ağacının gece görünüşü... YÜZÜKLERİN EFENDİSİ serilerinde, kolaylıkla rol alabilir. Yağan sulu kar olmasa netliği de harika olacaktı... (Dersim)

 Ağaçta kar taneleri açmış gibi... (Dersim)

Ofis penceresinden cep telefonu ile çektim bu fotoğrafı.... Diğeri olsa, daha net bir kare olabilirdi... (Dersim)

Eve giden yol... Fotoğraf, THORGAL'ın maceralarından alınmış bir kare gibi duruyor. Birazdan meçhul yabancı'yı köprü başında oklayacaklar ve macera bu olay üzerine başlayacak.. (Dersim)

 Desibel Rekoru... (Dersim)

 
Geceye Hazırlık... (Dersim)

Klasik Dersim mimarisi... (Dersim)

Bana bu fotoğrafta kimin resmini, hangi sembolü veya yazıyı gördüğü söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim... (Dersim)

Kafadaki sınırın bittiği yer... (Dersim)

Çocukluğum dün kargoyla geldi... (Dersim)

Öylesine bir fotoğraf.... (Antalya)

Zaman öğle saatleri, yani "resmi kalorifer yakma" vakti değil. Lojman olunca tabi kurallar başka türlü işliyor. Siz yine de "memleket rutini"ni bir kenara bırakıp tek binanın kendi başına çıkardığı şu dumana bakar mısınız?... (Dersim)

Aynı kare içerisine giren beş ayrı bina inşaatı. Fazladan ikisi de mahallede kesilmeden kalan son birkaç ağacın arkasında, karede çıkmamış malesef... Gelişmenin sadece "bina inşa etmek" veya "apartman dikmek" olarak anlaşıldığı bir ülkede, bu günlerde DERSİM de bu arızalı düşünceden fazlasıyla nasibini alıyor... (Dersim)

İNŞAAT YA ALİ!!!...  Ya da DERSİM'in inşaatla imtihanı!!!... Yani anlayacağınız: DERSİM Gelişiyor(?)... 
 
Bit pazarında çektim bu resmi... Plaka da ortama uymuş... Türkiye'nin resmi gibi sanki, yani şaka gibi... (İzmir)

30 Bin feet'ten ülkenin "dere yatağına ev yapma" fantezisine bir bakış... (Tahminen Malatya Civarında Bir Yerler)

Postmodern Zamanlar: Kendisi yoksa, sahtesi ile idare ediverin... (İzmir)

El işi, göz nuru... (İzmir)
Gövdeden bir evliya çıkmış(?)... Yurdum insanı bu ağacı keşfetmeye görsün, yatıra döner burası. Sonra birisi etrafını çevirir, "yüce" amaçlar adına sahiplenir. "Ufak" bir ücret karşılığı "bakımını falan yaptığını" söyler. Bahşişi veren memnun, alan memnun "ağaçtaki evliya"nın bunlardan haberi olmaz ama... (Antalya)

Uluslararası Kum Heykel Festivali 2012... Bu yılki Tema: HOLLYWOOD... (Antalya)

Uluslararası Kum Heykel Festivali... (Antalya)

Uluslararası Kum Heykel Festivali... (Antalya)

Uluslararası Kum Heykel Festivali... (Antalya)

Uluslararası Kum Heykel Festivali... (Antalya)

Uluslararası Kum Heykel Festivali... (Antalya)

KAF-KAF'a taş!!!... BÜYÜK ALTAY'lıyız bu arada:))... (İzmir)

Böyle bakan bir horoz daha görmedim... (İzmir)

Aynadaki dünya... (İzmir)

Kargalar evlerine dönerken... (İzmir)

Gözünü sevdiğimin 400 mm'si... Olmayınca bu kadar işte:((... (İzmir)

Bir yakalarsa... (Doğal Yaşam Parkı-Sasalı/İzmir)

POPPER'e selâm olsun!!!... (Doğal Yaşam Parkı-Sasalı/İzmir)

Havada Görmek lazımdı... (Doğal Yaşam Parkı-Sasalı/İzmir)

 "Selam Dünyalı"... (Doğal Yaşam Parkı-Sasalı/İzmir)

 Aman uzak dur... (Doğal Yaşam Parkı-Sasalı/İzmir)

Taşların kerameti kendinden menkul "gizem"i... (81. İzmir Enternasyonel Fuarı)

Yeni Camii (Yapımı: 1912)... (Malatya)

İsmet İnönü Heykeli (Yapımı: 1947) ve Hükümet Konağı... (Malatya)

Futbol böyle ve daha fazla bir şey... (Malatya)

Dersim Alevi inancı gereği Güneş'in doğduğu yere bakan koçbaşlı mezar taşları. Üzerlerinde "Güneş Kursu" kazılı...(Dersim)

Bu mezar taşlarının "erkekliği, gücü, yiğitliği, dövüşçülüğü" temsil ettiği söyleniyor... (Dersim)

"Takıl ağıma (/oltama) canım, tadına bakacağım" DUMAN'dan.... (Dersim)

12. Munzur Kültür ve Doğa Festivali / 26-29 Temmuz... (Dersim)

BANDİSTA kulağımızın pasını silerken, şarkılarında tüm izleyiciler oturuyordu, inanılır gibi değildi... (Dersim)

'ya çok teşekkürler... (Dersim)





Erkan Oğur & Mikail Aslan... (Dersim)

Ekmek parası... (Dersim)

Gün geceye dönerken... (Dersim)

Ufuk çizgisindeki adam... (Dersim)

Bu kareyi tel örgülerin arkasından çektiğime inanmak güç. Objektif tel örgüleri ortadan kaldırmış, "gördüğüne güven" konusunu bir kere daha düşünmek için iyi bir fırsat... (Sığacık/İzmir)

Balıkçı fotoğrafı çekmeyen yoktur, beylik ama mazur görün... (Sığacık/İzmir)

İsviçre Çakısı'nın atası... (Sığacık/İzmir)

Altıkarıncanın yalnızlığı... (İzmir)

Gerçeği ve silüeti... Alın size postmodern görüntü... (Dersim)

Munzur'un hayat verdiği şehir... (Dersim)

Yuvayı DİŞİ SAKA yaparmış... (Dersim)

"Sanat uzmanı" politikacılar görmesin... (Balıkesir)

 Işıkşız yaşanmıyor!!!... (Dersim)

Pülümür Vadisi.... (Dersim)

30 Bin Feet'ten Keban Baraj Gölü.. (Elazığ)

Kurt Adam olma zamanı!!!... (Dersim)

Şimşeği yakalamak... (İzmir)

Küçük hazinem!!!...

"Okumak İptiladır, müptelâlara selâm"...

SIĞACIK'taki İngiliz mezarları... (İzmir)

Sahipsizlik zor... (Sığacık/İzmir)

Kapıdaki sanat.... (Sığacık/İzmir)

 Kalça kemiğinin son durağı.... (Sığacık/İzmir)

 Geleneksel Sığacık evleri... (Sığacık/İzmir)

"Eski pankartlar işi bitince neye yarar?"ın yanıtı... Kermes değil, pazar yeri... (Sığacık/İzmir)

ATMACA görünümlü MARTI!!!... (Pertek/Dersim)

Bireysel takılmak... (Pertek/Dersim)

MAGNET'ler... (Alaçatı/Çeşme)

Kızlarağası Hanı... (Kemeraltı/Konak/İzmir)

GÜNDOĞDU MEYDANI, "hep uyandığımız" yer... (İzmir)

Yağmur yüklü bir günde 35 ½' tan, 35'e bakış... (Karşıyaka/İzmir)

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden 


Yahya Kemal Beyatlı

Gençlere "önemli" uyarı... (Balıkesir)

Tarihe saygı (!)... (Balıkesir)

Bir daha olmasın böyle bir KIŞ:((... (Dersim)

Bulutlar gerdanlık olmuş... (Mazgirt Dağı/Dersim)

Bir "hoşgörü" abidesi.... (G.Antep)

Başkalarının güvercinlerini özlemle izlemek... (G.Antep)    

Bir hayatın izleri... (Ovacık-Dersim)

Bulutlara dokunarak ZEL DAĞI'ndan PÜLÜMÜR VADİSİ'ne bakmak.... (Dersim)

Panoramik Munzur... (Dersim)
Üstteki iki Panoramik fotoğraf BAYRAM GÜNEŞ'in izniyle yayınlanmıştır.


Mahallemizin domuzları... (Dersim)

ÜÇÜNCÜ KİŞİ'nin bir türlü orada ne yaptığını anlayamadığım heykel... (Schönbrunn Sarayı/Viyana-AVUSTURYA)

DIONYSOS: ŞARAP ve BAĞBOZUMU TANRISI... Adamım:-)... (Sanat Müzesi/Viyana-AVUSTURYA)

Özgürlüğe(?) buyurun... (Terezin Yahudi Toplama Kampı-ALMANYA)

Sanat, "insanlık utansın" diye de var... (Terezin Yahudi Toplama Kampı-ALMANYA)

VİYANA Sanat Müzesi... (AVUSTURYA)

 BÜSTLER SALONU, VİYANA Sanat Müzesi... (AVUSTURYA)

VİYANA Sanat Müzesi... (AVUSTURYA)

Şehrin mermer üzerindeki silüeti... (Bratislava-SLOVAKYA)

Şu masum heykel, herhangi bir şehrimizde olsa başına neler gelirdi düşünmesi bile ayrı bir zulüm. Politikacılar neler derdi? Taşa bakıp, tahrik olanlar kırıp dökerdi. Belediye başkanları bir sabah ansızın kaldırıp götürürdü ve daha neler neler... (Bratislava-SLOVAKYA)

Yağmur başucunda bir şehir...  (Budapeşte-MACARİSTAN)

ESTERGON KALESİ... (MACARİSTAN)

Çek Prens Svatý Václave Heykeli... (Prag-ÇEK CUMHURİYETİ)

Kilise silüeti... (Karlovy Vary-ÇEK CUMHURİYETİ)

"Şehir Müzesi" girişi... (Karlovy Vary-ÇEK CUMHURİYETİ)

DOĞU BLOKU'ndan kalan son hatıralardan birisi... (Dresden-ALMANYA)

Seegrotte Mağarası... (Baden-AVUSTURYA)

MUNZUR'un doğduğu yer.... (Ovacık/Dersim)

Festival'in renklendirdiği şehir.... (Dersim)
 
Baharda Mazgirt Dağı ve baraj gölü manzarası... (Dersim) SERVET GÜN tarafından çekilmiştir!

Mezopotamya esintileri... (Mardin)

Saha futbol oynamaya müsait(!).... (Dersim)

Amatörün bitmeyen çilesi... (Dersim)

Eğreti işler!... Klasik bir memleket manzarası.... (Dersim)

Kuşların en mazlumu: Emekçi serçe... (Pertek/Dersim)

Çocukluk anıları ile dolu tarihi Alsancak Garı... (İzmir)

Papatyaların artık boynu bükük değil.... (Sığacık/İzmir)

Bir de şu su deposunun azizliği olmasaydı keşke.... (Kemalpaşa/İzmir)

Karlara esir olmuş Çorum....

"Yağma kar, dur artık" dediğim anlardan birinde... (Dersim)

Baba MAVİ, sen ne güzel bir kuştun öyle???.... (Bornova/İzmir)

Ufak oyunlarla mutlu olmak... (Konak/İzmir)

Kedisiz kitapçı olmaz, bu beylik fotoğraf da kaçmaz.... (Beyoğlu/İstanbul)

Postmodern İsa... (Beyoğlu/İstanbul)

Süryani Kilisesi.... (Midyat/Mardin)

TOPKAPI SARAYI / Misafir Kabul Salonu.... (İstanbul)

Topkapı Sarayı Harem Dairesi'nden Boğaz'a ve İstanbul'a bakmak.... (İstanbul)

Kolaj değil gerçek.... (Beyoğlu/İstanbul)

Yalnızlık bir ömür boyu.... (Şirince/İzmir)

İtfaiyenin hortumu ile yıkanırken üzerindeki rölyefler dökülen ÜÇÜNCÜ AHMET ÇEŞMESİ.... (İstanbul)

Nazar Köy'deki boncuk imalathaneleri.... (Kemalpaşa/İzmir)

2 yorum:

  1. Avusturya-Macaristan-İzmir(Şimşeğin yakalanması ve Gündoğdu Meydanı) ve Dersim Panaromik çalışmaları ilk dikkatimi çekenlerden...Başarılarınızın devamını diliyorum hocam

    YanıtlaSil
  2. 'Gün geceye dönerken... Küçük hazinem!!!... Okumak İptiladır, müptelâlara selâm"... Bulutlar gerdanlık olmuş...Sanat, "insanlık utansın" diye de var...Emekçi serçe...Papatyaların artık boynu bükük değil....'

    ve daha bir çoğu çok güzeldiler hocam aldım bazılarını :) Nice güzel karelere.

    YanıtlaSil