Disneyland'ın
tasarımlanma biçimiyle Watergate skandalının tasarlanma biçimi arasında hiçbir
fark yoktur. Bu düşsel oyun da ilki gibi önceden belirlenmiş yapay sınırların
ötesinde herhangi bir gerçekliğin bulunmadığını gizlemeye çalışmaktadır. Bu
skandal, olgular ve ifşâ ediliş biçimleri arasında hiç bir fark bulunmadığını
gizlemeye çalışmaktadır (CIA görevlileriyle Washington Post gazetecileri aynı
yöntemlere başvurmaktadırlar). Politik skandal sonuç olarak bir yandan ahlâkî
ve politik bir ilkeyi eski sağlığına kavuşturmaya çalışırken, diğer yandan da
düşgücünü harekete geçirerek yitip gitmekte olan gerçeklik ilkesine o ilk
görünümünü yeniden kazandırma gayreti içindedir.
Böyle
bir skandalın ifşâ edilmesi yasalara saygı duyulduğunu göstermektedir. Belki de
Watergate'in başarabildiği tek şey herkesi Watergate'in bir skandal olduğuna
inandırmaktır. Bu anlamda Watergate'in çok güçlü bir zehirleme yöntemi olduğu
söylenebilir. Çünkü bu skandal sayesinde dünyaya bir doz politik ahlâk yeniden
şırıngalanmaktadır.
Bu noktada Bordieu'nün şu saptamasına katılmamak mümkün değil: "Güç ilişkilerinin özünde yatan şey, güç ilişkilerine benzememeye çalışarak gücünün tamamını bu gizlilikten almaktır." Bu açıklamaya dayanarak ahlaksız ve vicdansız bir kapitalin ancak ahlaki bir ütopyanın ardına gizlenerek var olabileceği düşünülebilir. Bu açıdan kamusal ahlakı diriltmeye çalışan herkesin (ifşa ya da infial duyma yoluyla, vb.) aslında kapitalist düzen için çalıştığı söylenebilir. Zaten Washington Post gazetecileri de böyle yapmışlardır.
Zira
böyle bir saptama, olsa olsa ideolojinin formülü olabilir. Zaten Bourdieu
olayın ideolojik yanını ortaya koyduğunda aslında "güç ilişkilerini"
kapitalist egemenliğe özgü bir hakikat olarak kabul ettirmeye çalışmakta ve
bunun da bir skandal olduğunu söylemektedir. Öyleyse Bourdieu de Washington
Post gazetecileri gibi determenist ve ahlakçı bir konuma sahiptir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde aslında yapılan şey, düzenin ahlaki açıdan temizlenip paklanması ve ovulup parlatılarak yeniden devreye sokulmasından başka bir şey değildir. İnsanların ahlaki ve politik vicdan anlayışlarına göre anlamsız ve dinamik biçimlere benzeyen güç ilişkilerinin ötesine geçildiğindeyse karşımıza toplumsal düzene özgü simgesel şiddetin gerçek bir şiddete dönüştüğü bir hakikat düzeni çıkmaktadır.
Kapital de zaten rasyonel bir varlık olarak kabul edilmek be rasyonellik adına yargılanmaktan başka bir şey istememektedir. Ahlaklı bir varlık olarak kabul edilmek ve ahlak adına yargılanmak istemektedir. Çünkü ikisi arasında hiçbir fark yoktur. Bunu farklı bir şekilde yorumlayabilmek mümkün. Örneğin eskiden bir skandal gizlenmeye çalışılırdı; günümüzdeyse tam tersine bunun bir skandal olmadığı gizlenmeye çalışılmaktadır.
Bu noktada Bordieu'nün şu saptamasına katılmamak mümkün değil: "Güç ilişkilerinin özünde yatan şey, güç ilişkilerine benzememeye çalışarak gücünün tamamını bu gizlilikten almaktır." Bu açıklamaya dayanarak ahlaksız ve vicdansız bir kapitalin ancak ahlaki bir ütopyanın ardına gizlenerek var olabileceği düşünülebilir. Bu açıdan kamusal ahlakı diriltmeye çalışan herkesin (ifşa ya da infial duyma yoluyla, vb.) aslında kapitalist düzen için çalıştığı söylenebilir. Zaten Washington Post gazetecileri de böyle yapmışlardır.
Bu açıdan değerlendirildiğinde aslında yapılan şey, düzenin ahlaki açıdan temizlenip paklanması ve ovulup parlatılarak yeniden devreye sokulmasından başka bir şey değildir. İnsanların ahlaki ve politik vicdan anlayışlarına göre anlamsız ve dinamik biçimlere benzeyen güç ilişkilerinin ötesine geçildiğindeyse karşımıza toplumsal düzene özgü simgesel şiddetin gerçek bir şiddete dönüştüğü bir hakikat düzeni çıkmaktadır.
Kapital de zaten rasyonel bir varlık olarak kabul edilmek be rasyonellik adına yargılanmaktan başka bir şey istememektedir. Ahlaklı bir varlık olarak kabul edilmek ve ahlak adına yargılanmak istemektedir. Çünkü ikisi arasında hiçbir fark yoktur. Bunu farklı bir şekilde yorumlayabilmek mümkün. Örneğin eskiden bir skandal gizlenmeye çalışılırdı; günümüzdeyse tam tersine bunun bir skandal olmadığı gizlenmeye çalışılmaktadır.
Jean Baudrillard, Simülakrlar ve Simülasyon, Doğu-Batı Yay., Çev: Oğuz Adanır, Sf: 32
* 21 Aralık 2013 Tarihinde, aşağıdaki WEB sayfasından alınmıştır: http://www.kavramveduyum.com/2012/05/politik-ufurukculuk.html