7 Temmuz 2012 Cumartesi

EĞİTİMDE TEMEL SORUN

( 25.03.2006/RADİKAL)

Eğitimle ilgili yaygın bir inanışa/efsaneye göre maddi imkânlar geliştirildiği ya da bir problem olmaktan çıkarıldığı takdirde bütün sorunlar da kendiliğinden çözüme kavuşacak, paranın çözemediği hiçbir sorun yok ve para muslukları açıldığı anda eğitimde temeli maddi imkâna dayanan sorunlar da bir çırpıda sona erecek.
Oysa ki, ülkenin her sorununa yaklaşımda görülen bu kolaycılığın burada ıskaladığı şey, asıl problemin maddi olmaktan çok ahlaki bir problem olduğudur. Çünkü insanların yaptıkları işe değer katmalarını sağlayan etken, inanç, motivasyon ve en nihayetinde yaptığı işin meşruiyetine olan güven duygusudur. Bunlar da direkt olarak kişinin ve yaşadığı toplumun ahlaki yapısıyla ilişkilidir.
Öyle ki, ahlak tartışmalarına girmeden ve bu kavrama bir çerçeve çizme zorluğunun da bilgisiyle en basit şekliyle ele aldığımızda ahlak, insanların ortak yaşantılarında uyguladıkları ilkeler ve değerler bütünüdür. Bu ilkeler ve değerler davranışlarımıza yansıdığında, her zaman geçerli değil ama, ne derece tutarlıysalar bir insan için 'ahlaklı davranış' olarak ele alınabilirler.
Bireysel ve sosyal ahlak
Üstelik bireyler, bireysel ahlak ilkelerini yaşadıkları toplum içinde öğrenir ve geliştirirler. Topluma ait değerler de (kültür, gelenek, tarih, din vb.) toplumun ahlaki yargılarını biçimlendirir. Bu noktada bir bireysel ahlaktan söz edilebilir ve bu ahlak türü sosyal ahlaktan da (ethos) beslenir, ikisi arasında karşılıklı, kesintisiz bir ilişki vardır.
Dahası her ahlaki eylem de sosyal eylemin bir parçasıdır ve ahlak, kişisel olduğu kadar 'sosyal'i de ilgilendiren bir durumdur. İşte tam bu noktada, Türk modernleşmesinin bir başka (belki de esas) problemiyle karşılaşıyoruz. Kısaca modernleşme projesinin problemi, üzerine oturduğu dini ve geleneksel yapının ağırlıkta olduğu bir ahlak sisteminden yeni/modern ortak bir değerler bütünü ya da felsefi anlamda bir ethos yaratamamış olmasıdır.
Bunun Türk modernleşmesi açısından zorluğu bir yana bu olmayınca, birbirinden farklı ahlak yapıları, tıpkı üstkimliği oluşmamış bir toplumdaki farklı altkimlikler gibi karşıdakini dışlayıp, çatışmaya girerek varolma savaşlarına katılmışlardır. Genelde ülkemizde 'geleneksel' ile 'modern' yaklaşımlar ve onların ahlak şekilleri ekseninde dönen bu çatışmalar, bir ethos oluşturulamadığı için neyin 'ahlaklı' neyin 'ahlak dışı' olduğunun sonucuna ulaşma çevresinde sıkışıp kalmaktadır.
Tabii ki bütün toplumun böyle ortak bir ahlaktan nasiplenmediği durumda ise bir iş, ticaret ya da meslek ahlakından bahsetmek de mümkün olamamaktadır. Sonuçta din mevcut boşluğu kendi başına doldurmaya başlamakta, hatta ahlakın bizatihi kendisi olduğu sanısıyla insan eylemlerinde, içki satan dükkânlardan alışveriş yapmamak gibi, belirleyici 'ahlaki' davranışlar da görülmektedir.
Nitelik ve liyakat
Bütün bunların yanında devletin hiçbir kurumunda nitelik ve liyakatın esas alınmaması, politik patronajın iş yapma şekline dönüşmesi, rasyonel bir sistemin kurulup, kurumlaşmanın sağlanamaması vb. özelliklerden dolayı, çalışan insanların yaptıkları işe karşı istek ve inançları da azalmaktadır.
Çünkü insanların yaşama çabalarındaki meşru dayanakların ortadan kalktığı/yara aldıkları söylenebilir. Adam kayırmacılık, vurdumduymazlık, haksızlığa uğradığını düşünme gibi sebeplerle ahlaki düşünceleri zedelenen insanların mevcut ahlaki ilkelerini de kolaylıkla bıraktıkları sık görülen bir durumdur.
Bunun sonucunda da, insanlarda meşruiyet problemi ortaya çıkmaktadır. Keza, 'meşruiyet' ahlaki bir kavramdır ve eylemlerimizde 'neyin meşru', 'neyin değil' olduğunun kişisel kararını vermemizi sağlayan ahlaki bir değerdir. Zaten yaptığımız işin meşruiyetine inanmıyorsak, bu bile bizim için ahlaki bir ilke olabilir.
Bugün eğitim sorunlarının çözümünü öğretmenler kendi maaşlarında gidilecek bazı iyileştirmelerde ve okullara yapılacak parasal yardımlarda görürken, Milli Eğitim Bakanlığı ise sınavda iki tane fazla yönetmelik bileni 'uzman öğretmen' yapıp, küçük bir maaş farkıyla eğitimin kalitesini yükseltmeyi planlıyor. Oysa sosyal ahlaka ait hiçbir sorunun parayla çözüldüğü görülmemiştir. İnsanların kendilerini geliştirmeleri bir tercih meselesi, birey ile ilgili ahlaki bir ilkedir.
Araştırma, öğrenme isteği sosyal süreçler içinde kazanılır, kimseye parayla öğrenme azmi aşılayamazsınız.
Böyle olsaydı zamanında öğretmenlere yapılan ekstra zamla eğitim sorunlarının en azından bir bölümü çözülmüş olurdu. Yani maddi refah/ destek (hele ki ödenecek fark düşünüldüğünde) bu amaç açısından tek başına motivasyonu sağlayıcı bir etken değildir, bu ancak tüketimi artıracaktır.
Üstelik, maddi katkının asıl sorun olan meşruiyet problemini ortadan kaldırması da düşünülemez. Çünkü meşruiyet problemi, sistemin aksaklıkları ile büyüyen ahlaki bir meseledir.
'Hizmet puanı'
Bugün MEB içerisinde birtakım insanlar hiçbir nitelik taşımayan 'hizmet puanı' ve garip bir puanlama yöntemiyle (kurul takdiri beş puan; doktora mezuniyeti beş puan gibi) olmadık yerlere veya statülü okullara atanıyorlar.
Kimse kimin nereye, kaç puanla, neye göre atandığını 'bilgisayar çağı'nda dahi bilemiyor. Her kademedeki müdürler olması gerektiği gibi yer değiştiriyorlar ama kimin hangi performansa ve liyakata göre yer değiştirdiği bilinmez bir devlet sırrı!
Örnekler çoğaltılabilir ama kısacası, kim nereye hangi niteliklere göre atandığının bilinemediği ve bunun rasyonel kriter-leri de olmadığı için insanların meşruiyet krizi içine düşmeleri de kaçınılmaz oluyor. Keza, torpilsiz bir yere gelmenin imkânsız olduğu bir sistemde, 'ahlakçılar' dahil, kimden hangi ahlaki davranış beklenebilir? Bu açıdan da Türkiye, devlet sektöründe bulundukları konuma hangi niteliğe göre geldiğinin hesabını, ahlaki olarak, veremeyenler ülkesi olmaya devam ediyor.
Öte yandan, maddi yaklaşım, insani boyutu her zaman ıskalayan bir zihniyet şeklidir. Bugün herkes eğitimde insan faktörünün öneminden bahsetmesine rağmen, insan profillerinin değiştiğinin farkına nedense varılamıyor. Artık insanlar okuma ve araştırmadan çok daha farklı alanlara ilgi duyup (özellikle teknolojik oyuncaklar), ellerine geçen parayı da bu alanlara harcıyorlar.
100 Temel Eser
Dolayısıyla okullarda '100 Temel Eser' okutabilirsiniz ama bu müfredatın zorunluluğu sebebiyle olacaktır, kişisel bir ilgi nedeniyle değil!
Öğrenciler açısından da durum iç açıcı görünmüyor. Üniversite mezunlarının hâli ortadayken, çoğunluğu oluşturan orta ve alt gelir grubundaki ailelerin çocuklarında rastlanan 'okuyup da ne olacak' boş vermişliği üzerine çalışma ve iş ahlakına ait değerler yaratmak da giderek imkânsızlaşıyor.
Daha da kötüsü, insanların çalışmasının karşılığını hiçbir şekilde ve asla alacağına inanmaması, ortak yaşamanın ahlaki gereklerinden olan 'ilkeli davranmayı' da ortadan kaldırıyor. Bütün bu 'ilkesizlikler' toplandığında ise, eğitimde maddi imkânları genişleterek sorunları çözmek mümkün olmuyor.
Sonucunda da atalet içerisine gömülmüş bir sistemde beklenen ahlaki davranışları görmek zorlaşıyor.
Şeffaf bir sistem
Çözüm, eğitimin bütün kademelerindeki yer değiştirmelerin ve tayinlerin hangi niteliklerle göre yapılacağına dair akılcı, liyakata dayalı ve şeffaf bir sistem kurmak, bunun da arkasında durabilmektir.
Öğrenciler içinse önemli olan genç (ama işsiz) nüfusla gurur duymak değil, onların meşruiyet problemi yaşamayacakları öğrenim ve iş alanları yaratabilmektir.
Bunlar yapıldığı takdirde, kurumun güvenilirliği sağlanacak, yönetim, atama ve yer değiştirmeden sorumlu kişilerin işlemleri de o derece az sorgulanacaktır.
Sırf bunlar bile o kurumun içerisindeki insanların çalıştıkları kurum ile özdeşleşmelerini, orada çalışmaktan gurur duymalarını, onun meşruiyetini sorgulamamalarını, kendi bireysel gelişimlerine zaman harcamalarını, bilgilerini hevesle öğrencileri ile paylaşmalarını, bir nitelik kazanmalarını ve en önemlisi ortak bir ilkeler bütününün parçası olmalarına katkıda bulunabilir.
Tam tersi bir şekilde, ahlaki sorunları para ile çözmeye kalktığınız zaman ise, 'paranın ahlakı'na teslim olmuş olursunuz. Yani parayı daha çok verenin ilkeleri de belirlediği kapitalizm ahlakına!


http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=775500&CategoryID=99 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder